review
stringlengths 207
6.99k
| review_length
int64 31
870
|
---|---|
Mali the Perfect dedi:Herhangi bir dini kabul etmediğim gibi reenkarnasyonu savunabilirim de.. Saçmalık diyenler, bir dine mensup ise eğer, kalkıp da başka bir inanışına sallamaya hakkı olmadığını düşünüyorum.Nasıl benim kişinin inancını sorgulamak haddime değilse, onların da başkalarının dinine "saçmalık" demek hadlerine değildir.Genişletmek için tıkla...Sizin şu an söyledikleriniz de saçma. Bir şeyi saçma bulmak saygı duymamak değildir. | 56 |
Gerçek derken iki tür gerçek kavramım var. İlki, algılarımızdan ibâret olan bir varlık silsilesidir. Diğeri ise tam gerçek anlamına uyandır, bilinçten bağımsız olandır. İlki tanımı gereği görecelidir, ikinci kavram ise bilinçten bağımsız olduğu tanımı yüzünden bilinç dışı düşünülmesi gerekilen bir olgudur. Ancak kendi bilincimiz dışında, bir bilinç oluşturmadan gerçeği ölçemedik daha, kaldı ki ölçsek bile o da kendi varlığıyla bir bilinçtir, bu yüzden düşünceme göre gerçeklik tam olarak asla bilinemeyecektir. | 70 |
freedomx dedi:Bu aslında büyük bir üzüntü yaşanacağında korku olarak düşünmüyorum.Genişletmek için tıkla...Belki de korktugumuz sey aile ferdini kaybetmek degil de kaybedince yasayacagimiz uzuntunun korkusudur. Kulaga biraz bencilce gelse de senin icin cok degerli bir seyi kaybetmekten korkmak diye tanimi genisletebiliriz. | 40 |
helallao dedi:Benim düşüncem eğer Tanrı varsa büyük ihtimalle ölümümüzden sonra bizleride kendi katında varlıklara dönüştürür bunu nasıl açıklayabilirim bilmiyorum kısaca melek diyeyim Tanrı'nın yanında olacağızdır gibi bir şey yani öyle sarayların olduğu tertemiz meyveli bahçelerin olduğu kadınların olduğu bir cennete gideceğimizi düşünmüyorum Tanrı dünyaya bile müdahale etmediği için bizi direk uğraşmadan yanında olacak birer varlığa çevirir kalkıpta bize ayrı bir dünya daha cennet diye yaratmaz zaten bu neredeyse tüm dinlerin kitabında yazan bir şey Tanrı'ların yardımcıları melekleri filan var bizleride öyle bir şey yapar eğer Tanrı yoksada doğmadan önce neyse o olur diye düşünüyorum tesadüfen olmuşuzdur ve tesadüfen gelmiş olduğumuz bu kainatta yok olup gideriz ne yapalım.Genişletmek için tıkla...Peki ya cennet/cehennem yoksa biz doğmamıştan önce neredeydik? Yine oraya gideceğizdir veya paralel evrende yeniden doğuluruz mesela bu dünyada tutalım 2 Dünya Savaşı Hitler yüzünden başladı değil mi o evrende ise 2 Dünya Savaşı olmamıştır veya başka biri başlatmıştır ve yıllar farklıdır meselan şu an 2025 ya diğer evrende 1600 1300'ler olabilir. Bence cennet ve cehennem bu dünyada kötü yola düşmeyelim diye uydurulan bir şeydir. | 173 |
Özgür Gurucan dedi:Var olduğuna dair bir kanıt yok ama çok emin konuştuğun için merak ettim, olmadığına dair kanıtını görmek isterim. Bilmek için kesin bir kanıt lazım.Genişletmek için tıkla...Bu yüzden inanc deniyor ya bunlara. Varlığını da kanitlayamazsin yoklugunu da. | 38 |
1) Aptal, zeki ve akıllı kelimelerin anlamları nedir?2) Size göre;aptal, zeki ve akıllı kelimelerinin anlamları nedir?3) Bir insan bahsi geçen sıfatlardan birini neden veya nasıl kazanır?4) Bilfiil akıllı birine mi yoksa zeki birine mi güvenirsiniz?5) Bahsi geçen sıfatlardan hangisine sahip olduğunuzu zannediyorsunuz/düşünüyorsunuz?6) Bir akıllının bir aptaldan veya bir zekinin, akıllından ayrışmasını ne sağlar? | 53 |
freedomx dedi:Bu aslında büyük bir üzüntü yaşanacağında korku olarak düşünmüyorum.Genişletmek için tıkla...Belki de korktugumuz sey aile ferdini kaybetmek degil de kaybedince yasayacagimiz uzuntunun korkusudur. Kulaga biraz bencilce gelse de senin icin cok degerli bir seyi kaybetmekten korkmak diye tanimi genisletebiliriz. | 40 |
Bence öyle değil. Sapiens kitabın okuduğumda insanların belli bir dine bağlı yaşama eğimi olduğunu çok iyi anladım. Şu an ki sekülerler dahi tanınan dinleri hayatlarına yansıtmadıklarını söylesen dahi onların yerine başka formlar koymakta olduklarını düşünüyorum. | 35 |
Bruh123 dedi:Senin şu an bu yaşadığına varoluşsal kaygı deniyor. Zamanla kendi kendine geçecek merak etme.Genişletmek için tıkla...Eğer konu sahibi konuyu gece 3'te yazmasaydı doğru değil derdim ancak dediğiniz belki doğru olabilir | 31 |
Sungur doktoru dedi:Mesela bazı kişiler vardır buna ben de dahilim. Mesela herhangi bir olayı yaşadıktan sonra bunu daha önce yaşamıştım ya da bunun olacağını biliyordum der. Yani aklıma geldi ya gerçekse diye düşüncenizi bekliyorum.Genişletmek için tıkla...İnanmıyorum. | 36 |
Shimada Sensei dedi:Guclu olmak istedigini yapabilmek, istemedigini yapmamayi secebilmektir. Guc kontroldur.Genişletmek için tıkla...Bu noktada benim istemediğim yada istediğim şeyler arzularım mı oluyor? Burda şunu sormalıyım, Arzularım ne biçimde olursa olsun güçlü insansam onların üstesinden mi gelmeliyim? Arzularımdaki "Kötü" veya "iyi" olma durumu arasında ince bir çizgi falan mı var? Yoksa tamamen bundan bağımsız, bu iki kavramdan da yoksun mudur? | 59 |
closed.selim dedi:Not: Ben hayatımdaki "doğru insanımı" kaybettim. Ben kaybettim Allah size kaybettirmesin.Genişletmek için tıkla...Bir tane mi doğru insan vardır? Karşınıza bir doğru daha çıkamaz mı? Kaldı ki insanın doğruları zamana ve mekana göre değişime uğramaz mı? Yani 20 yaşınızdaki siz ile 45 yaşındaki siz aynı tarzda bir ilişki mi isterdiniz? | 50 |
Yazılımcı Hector dedi:Ben düşünmek oluşturmaktır demedim. Sadece deneyimlenmiş varlıklar düşünülebilir ve deneyim bir varlığın gerçekliğine dair işarettir ama bir varlığı düşünememek onun var olmadığını göstermez sadece deneyimlenmediğini gösterir.Yanlışın var.deneyimlenmemişbir varlıkta olmayan gerçekliği insan beyni düşünemez. Fazla ifade kullanmışsın.Platon'u anlayarak okumanı tavsiye ederim. Felsefi kitaplar 1 ayda bitirilecek şeyler değillerdir.Yazının sonunda başka bir argüman sunacağım. Bunu beğenmediysen onu çürütürsün.Bu soruların cevapları için bir argüman daha sunmam gerek.Metafizik evren ve shemuckshuarsjede arasındaki farklardan biri de metafizik evrene ihtiyaç olmasıdır zaten bu yüzden metafizik evrenin varlığı bu kadar çok sorgulanır ve cevaplar alınılmaya çalışılır.Varlıklar sürekli bir oluş içerisindedirler aynı ateş gibi. Bunu herakleitos da söyler. Varlık değişirken asla tamamıyla özgür değildir. Hep benliğine sadık kalarak değişir. Hep bir şeyi referans alır. Ateşe yeteri kadar odun atarsan ateş bir anda suya dönüşmez hep ateş olarak kalır. Ateşin ateş olarak kalmasının nedeni benliğine sadık kalmasıdır. Bu benlik ise metafizik evrendedir çünkü benliği deneyleyemezsin. Eğer metafizik evreni yok edersen bu benliği de yok edersin ve etrafımızda sürekli şekil değiştiren cisimler ve canlılar olur.Varlıklar değişim içerisindeki referanslarını metafizik evrendeki benliklerinden alır çünkü metafizik evren bir oluş içerisinde değildir.Genişletmek için tıkla...Metafizik evrene ihtiyaç yoktur.Metafiziğin varlığı dolaylı yoldan ruhun varlığı ile alakalıdır, ruh var mı diye soracak olursan bilmiyorum, ama olması olağan durmuyor.Metafizik evreni var olsa bile, bizim varoluşumuza hiçbir şekilde etki edemez, etki edebildiğini düşündüğünüz zamanların her zaman daha mantıklı bir açıklaması olmuştur, olacaktır.Solucanlar uzaya çıkamaz, uzayın var olduğunu bile bilemezler. Bu solucanlar için uzayın var olmadığını gösterir. Bir solucanın uzaya erişmesi imkansız olduğu için uzay, solucan için yoktur. Aynı şekilde metafizik evreni bizim için yoktur. Ama metafizik için var olabilir. Metafiziğin var olup olmamasının kanıtlanabilmesi için, metafiziğin bizim varoluşumuzda bir etkisi olması gerekmektedir.Orada bir köy var uzakta, hiç gitmesek de, hiç görmesek de o köy bizim köyümüzdür. Aslında o köy yoktur. Metafizik evrenini felsefe ile açıklamak kolaydır, her şeyi felsefe ile açıklayabilirsiniz. Örneğin tanrının varlığını kabul eden kesim, tanrıyı açıklarken; her şeyi tanrıya bağlarlar ve tanrıyı şekilden şekle sokarlar. Örneğin; tanrı aslında umuttur. Tanrı ne işe yarar? İstediklerimizi yerine getirir. Eğer işe yaramasını istiyorsan, umudunu kendi benliğinden uzaklaştırıp ona kendinden daha yakın olmalısın. Onunla konuşmalısın, en basitinden; ondan yağmur yağmasını iste, yağmur er ya da geç yağacaktır. Peki bunu umut mu yaptı? Sen nasıl istersen.Felsefe sana bu açıklamayı yapar, tanrıyı umuda çevirir, sen umudun yokluğunu inkar edemezsin. Bu yüzden tanrı var dersin, sonra felsefe senin en başta inkar ettiğin tanrıya ibadet etmek için tartışmadan ayrılır. | 398 |
Bruh123 dedi:Senin şu an bu yaşadığına varoluşsal kaygı deniyor. Zamanla kendi kendine geçecek merak etme.Genişletmek için tıkla...Eğer konu sahibi konuyu gece 3'te yazmasaydı doğru değil derdim ancak dediğiniz belki doğru olabilir | 31 |
Hakan 01 dedi:Sizin bahsettiğiniz dejavu. Reenkarnasyon konusu hem çok başka hem de çok karışık. Yani evet inanıyorum veya inanmıyorum diyecek kadar basit bir konu değil bence.Genişletmek için tıkla...Dajavu ve reenkarnasyonu bağdaştıran insanlar var. Yani bazı insanlara göre dejavu önceki hayatımızda yaşadığımız olayın benzer şekilde tekrar vuku bulması. O yüzden dejavu örneği vermiş olabilir. | 53 |
Son zamanlarda çok düşünüyorum acaba bir tek gerçek olan ben miyim diğer her şey insanlar, dünya, evren benim zihnimin ürünü mü diye bundan nasıl kurtulacağım? Ve şu an hala düşünüyorum vereceğiniz cevaplar da benim zihnimin ürünü olabilir mi diye bundan kurtulmam lazım. | 42 |
0XYG3N dedi:1) aptal, zeki ve akıllı kelimelerin anlamları nedir?2) size göre;aptal, zeki ve akıllı kelimelerinin anlamları nedir?3) bir insan bahsi geçen sıfatlardan birini neden veya nasıl kazanır?4) bilfiil akıllı birine mi yoksa zeki birine mi güvenirsiniz?5) bahsi geçen sıfatlardan hangisine sahip olduğunuzu zannediyorsunuz/düşünüyorsunuz?6) bir akıllının bir aptaldan veya bir zekinin, akıllından ayrışmasını ne sağlar?Genişletmek için tıkla...2 - bana göre aptal; öğrenmek ya da anlamak için gereken çabayı göstermeyen, aynı hataları tekrar tekrar yapan, düşünmeden hareket eden biridir.Bana göre zeki; hızlı düşünme, analiz etme ve yaratıcı çözümler bulan biridir.Bana göre akıllı; zekasını yaşam deneyimleriyle birleştirip mantıklı kararlar alabilen biridir. Genellikle bu kişiler üzerinde zeki tanımını da yapabilirim.3 - aptal bir insan benim için aynı şeyleri tekrar tekrar yapan, hatalarından ders almayan, asalak, çevresine hiçbir katkısı olmayan ve genel tabir ile halk içinde etkisiz eleman olarak adlandırılan kişidir ve bu ünvanı bu şekilde kazanır.Zeki bir birey anlık yerlerde HIP hızlı kararlar vermekle kalmayıp bu kararların etkili olmasını sağlayan kişilerdir ve bu ünvanı yaratıcılığıyla kazanabilir.Akıllı bir birey bu tanımı kazanmak için etrafındaki olup biten olaylara bakış açısını kendi yaşadığı deneyimlerle kazanır. Aptal bir insan benim için bir gün akıllı bir bireye dönüşebilir çünkü aptallıkta bir yere kadar gözümde deneyim sayılır özet olarak akıllı bir birey deneyimiyle akıllı olur.4 - şahsen ikisinden de barındıran insanlara güvenmek isterim lakin birini seçecek olursam zeki bir bireyi seçerdim nedeni ise ortalama bir bireyin yaşadıklarıyla bir karar olması her zaman doğru olmayabilir ve her zaman doğru bir seçim yapamayabilirler bu yüzden zekiyi seçerdim.5 - kendimi bunların bir karışımı olarak ortaya koyabilirim fakat kendimi aptal olarak nitelendirmem ne çok zekiyimdir ne çok akıllı ama biri olursam büyük ihtimal akıllı olurdum.6 - aptalın akıllıdan ayrışmasını sağlayan şey deneyimdir ve bu deneyimleri süzgeçten geçirerek bir daha yapmamaktır özünde ders almaktır yaşadıklarından ve ona göre yaşamaktır.Aptalın zekiden ayrışması ise bana göre zeki çoğu şeyi başarıyla yapabilirken aptal yanda köşede bir yerde oturup zekinin bir şeyleri yapmasını izler gibime geliyor, izleme nedeni ne kadar bir şeyler öğrenirim olsa bile gördüklerini 15 dakika sonra uygulamaya çalışsa unutmuş olacak.1. soruyla 2. soru karışık yazdım hocam. | 340 |
Gercek olmayan bir sey gercek olan bir seyi etkileyemez.Eger ustteki cumle dogruysa, dedigini curutmek de basit. Seni etkileyebiliyorsa senin disinda bir sey; ya ikiniz de gerceksiniz ya da ikiniz de zahiri. | 31 |
Devlet seküler olur insanlar değil. Günümüzde "Seküler" olarak adlandırdığımız bir çok kişi esasen bir dine inanıyor. Burçlara, Spirituelizme, Paraya/Kapitalizm'e, Komünizm'e, Doğaya veya Ateizm'eki "Yeni Ateizm" esasen bir dindirinanıyor.O sebeple bu yüzden sadece Devletler Seküler/Laik olabilir ki öyle de olmalıdır. | 39 |
"Gerçeklik, ona inanmayı bıraktığın zaman, kaybolup gitmeyendir."Aslında çok şey anlatıyor. Gerçeklik kimi zaman görecelidir ama sen inkar da etsen durum değişmiyorsa orda olandır.Bir durum da var ki asla gerçekliğin gerçekten var olup olmamasını bilemeyiz. Biz onu var biliyorsak reddetsek bile orda olduğunu görüyoruz. Bu nedenle gerçeklik var diyoruz ve bunu reddedemeyiz. | 51 |
@bitwiseSöylediklerinizi doğru buluyorum. Ancak verdiğim örnekte anneniz sizin sevdiğiniz kişiyi öğrenip sizin ondan ayırmak isterse bu utanma duygusu mu olurdu? Peki ya annenizin bir öleceğini düşündüğünüz an, korku duygusu değil midir? Sonuçta size fiziki olarak hiçbir zarar gelmeyecek ama çok sevdiğiniz birinin başına gelecek bir şeyin bırakın gerçekleşmesini, gerçekleşebileceğini düşünmek dahi sizi korkutmaz mı? O halde korku, istemediğimiz şeylerin gerçekleşmesinden duyduğumuz kuşku olmaz mı? Ha buralarda da başka bir duygu mu var? Bilmiyorum, ben böyle durumlarda korktuğumu düşünürüm. Tabi ki arkamdan köpek kovaladığında hissettiğim duygu ile annemin başına bir şey geleceğini düşünme korkum bir değil ama bence ikisinde de korkuyorum. | 100 |
Son zamanlarda çok düşünüyorum acaba bir tek gerçek olan ben miyim diğer her şey insanlar, dünya, evren benim zihnimin ürünü mü diye bundan nasıl kurtulacağım? Ve şu an hala düşünüyorum vereceğiniz cevaplar da benim zihnimin ürünü olabilir mi diye bundan kurtulmam lazım. | 42 |
Hocam, anlatmak istediğiniz konuyu bölümlere ayırın bana kalırsa, en temel olan bölümlerini alıp, harmanlayıp belirli yerlerden de ufak miktar kısarak ayarlayabilirsiniz. İsterseniz bilen bir kişiye danışın, kitap basımı vs. ile ilgilenen birisi size bu konuda yardımcı olacaktır. Kolay gelsin, uğraştırıcı iş.. | 41 |
emregercek dedi:Ruh, din, Tanrı gibi sözde var olan ama gerçekten olmayan şeyler. Eskiden kalma hikayeler hepsi bana göre mesela şöyle düşün bugünün supermani neyse eski zamanlarda zeus gibi Tanrı'ların hikayesi vardı. Teknoloji ve bilim ilerledikçe böyle şeylerin olmadığını biliyoruz artık. Bunlar hakkında elle tutulur somut bir tane kanıt yok.Genişletmek için tıkla...Var olduğuna dair bir kanıt yok ama çok emin konuştuğun için merak ettim, olmadığına dair kanıtını görmek isterim. Bilmek için kesin bir kanıt lazım. | 74 |
itz dedi:Son zamanlarda çok düşünüyorum acaba bir tek gerçek olan ben miyim diğer her şey insanlar, dünya, evren benim zihnimin ürünü mü diye bundan nasıl kurtulacağım? Ve şu an hala düşünüyorum vereceğiniz cevaplar da benim zihnimin ürünü olabilir mi diye bundan kurtulmam lazım.Genişletmek için tıkla...Bunu ben de bir aralar çok yaşıyordum. Şu an nasıl şartlar altında yaşıyorsun bilmiyorum ama ben yasadigim dönemde içine kapanık anksiyeteli biriydim. Sosyallik namına hiçbir şey yoktu. Şu anda sınava hazırlanıyorum ve insanların hayatta mutlu oldukları, üzüldükleri, zorlandıkları, bunaldıkları her anı görünce bu düşünceden daha da uzaklaştım. | 91 |
Evrimsel savunma refleksi. Hayatta kalmamizi saglayan bir gudu. Azligi tehlikeye, coklugu fobiye yol aciyor.Kurtlarin evrimlesip evcillesen kopeklere donusmesindeki temel unsurlardan birini insanlara yakinlasmalarini saglayan korkunun azligina baglayanlar var. Normalde korkup yaklasmamasi gerekiyordu, yaklasti ve evcillesti gibi basite indirgenebilir. | 38 |
Gerçek olabilir de olmayabilir de, bilmiyorum. Ama ölürsem bir daha bu Dünya'ya gelebileceğimi sanmıyorum. Çünkü rüyalarımda hiç bu Dünya'dan görüntüler görmüyorum. Paralel evrenler ve çoklu evrenler bana makul geliyor. Ölünce belki de rüyamda gördüğüm mekanlardan birine gideceğim, kim bilir. | 39 |
Durmazzali47 dedi:Annemden sakladığım bir şeyi öğrenmesinden korkuyorsam, bu öleceğimi düşündüğümden midir?Genişletmek için tıkla...Bence bu korku degil de utanma. Insanlarin gozundeki imajinin, statunun zedelenmesini istemiyorsun. Bu da sosyal yapimizin getirdigi bir refleks bana gore. Bir arada yasayan varliklar olmasaydik, sosyal statumuzun ve zamanla gelismis ahlak anlayisimizin etkileri olmasaydi belki de bu sekilde utanma durumu olusmayacakti.Mesela sigarayi biraktim diye 2 senedir ortalikta geziyor olsan ama gizli gizli sigara iciyor olsan bunu saklamak istersin. Yakalaninca birileri sana zarar verecegi icin degil de insanlar kandirildiklarini dusunecekleri icin. Ama gizli gizli sigara icen liseli bir ergen olsan ve eli sopali bir baban olsa bu sefer fiziki bir tehditten de cekindigin icin bunu saklayacaksin. Kotu bir ornek verdim ama gece gece aklima baska bir sey de gelmedi. | 121 |
investigator dedi:14 milyar yıl önce bir patlama olmuş, milyarlarca yıl içinde gaz bulutları bir araya gelip sonsuz sayıda yıldız oluşturmuş, yıldızlardan kopan kaya parçaları kütleçekiminin etkisiyle gezegen olup yıldızının etrafında dönmeye başlamış. Biz de muhtemelen içinde yaşam barındıran milyarlarca gezegenin birinde milyarlarca yıl süreçten sonra evrim yoluyla akıllı yaşam formuna evrilmişiz ve günümüzdeki halimize ulaşmışız. Bu açıdan bakıldığında çok garip değil mi? Evrendeki milyarlarca galaksi arasında ufacık bir noktada bunca süreç yaşanıyor ve neden varolduğumuzu bile bilmeden yaşayıp ölüyoruz. İnsanlar ve diğer birçok canlı türü eninde sonunda gözlerini kapatıyor ve bir daha açamıyor. Bizim o gözünü açamayanlara ne olduğu hakkında en ufacık bir fikrimiz yok. İnsanlık tarihi boyunca bunlara bir anlam bulunmaya çalışılıyor, bilim, felsefe, din ortaya çıkıyor. Bunca süreç sonsuz denilebilecek evrenin nokta bile sayılamayacak bölümünde gerçekleşiyor. Günün sonunda böylesine muazzam bir yerin neden varolduğuna dair kimsenin bir bilgisi yok. Hayat çok garip... Siz ne düşünüyorsunuz?Şu efsane oğuz sasi konuşmasını da bırakayım, kesinlikle dinlenilmesi gerek.Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.Daha detaylı bilgi için,çerezler sayfamızabakınız.Üçüncü taraf çerezlerini kabul etGenişletmek için tıkla...Hayat gerçekten çok garip nasıl olduk öldükten sonra ne olacak bir Tanrı var mıdır neden hayattayız hiçlikten bir şey olmazsa nasıl olabiliriz. Bunlar gerçekten oldukça garip. Bunları zamanında bıraktığım şeyler olsa da depresyonla birlikte daha çok gün yüzüne çıkıyor. Hayat oldukça şu an anlamsız ama şunu söyleyebilirimki hayattaki anlamı biz kendimiz yaratıyoruz. Hayat temelde soğuk ve anlamsız ama beynimiz anlamlandırmaya kodlanmış. | 237 |
Yazılımcı Hector dedi:Deneyim bir şeyin var olmasına dair kanıttır. Düşünce deneyimdir. Kedi var olduğu için sen onu düşünebiliyorsun. Çünkü deneyimledin. Var olmayan şeyi düşünemezsin. Bizler metafizik evreni bir takım metaforlar ile düşünebiliyoruz. Örnek olarak Platon'un mağara metaforunu verebilirim. Ama sen Shemuckshuarsje'yi metaforlarla dahi düşünemezsin. Çünkü yok. Aradaki yegane fark bu.Genişletmek için tıkla...Ama düşünüyorum. Düşünceme göre Shemuckshuarsje'nin nasıl bir şekilde olduğunu ve neden bu konuşmanın konusu olduğunu düşündüm ve birinin cevabını buldum. Cevabını bulduğum soruda gerçekliğin bir parçası vardı. Gerçekliğin parçası olmadan olmayan bir şey var olamaz. Keza metafizik alemi gerçekliğin ötesinde ilan edildiğinden var değildir. | 95 |
Shimada Sensei dedi:Guclu olmak istedigini yapabilmek, istemedigini yapmamayi secebilmektir. Guc kontroldur.Genişletmek için tıkla...Bu noktada benim istemediğim yada istediğim şeyler arzularım mı oluyor? Burda şunu sormalıyım, Arzularım ne biçimde olursa olsun güçlü insansam onların üstesinden mi gelmeliyim? Arzularımdaki "Kötü" veya "iyi" olma durumu arasında ince bir çizgi falan mı var? Yoksa tamamen bundan bağımsız, bu iki kavramdan da yoksun mudur? | 59 |
Sulu Limon dedi:, insanın sıradan bir madde yığını olmadığını, onun maddi evrenin ötesinde bir anlam taşıdığını gösterirGenişletmek için tıkla...Sorgulayabilmemiz ya da soyut kavramlari dusunebilecek kadar gelismis bir beynimizin olmasi bizi madde otesi bir sey kilmiyor. Insan ozel degil. Orca da sorgulayabiliyor, benim evdeki kedi de utaniyor. Biraz sofistike beynimiz oldugu icin ustun degiliz. Diyelim ki oyleyiz; bu bizi oldukten sonra ozel bir yerin bekledigini de gostermiyor, konudan bagimsiz.Sulu Limon dedi:Örneğin, bu dünyada zalimler yaptıklarıyla kurtulurken, mazlumların çektikleri haksızlıklar öylece unutulup gidebilir mi?Genişletmek için tıkla...Bu bir iddia mi yoksa temenni mi? Ben de isterdim ilahi adalet olmasini ama yok oyle bir sey.Sulu Limon dedi:Ayrıca bilimsel açıdan bakıldığında, bilincin yalnızca beyne indirgenemediği ve fiziksel boyutlarla tam olarak açıklanamadığı bilinmektedir.Genişletmek için tıkla...Diyelim ki bu dogru; neyi gosteriyor? Sonucta insan bedenindeki bir organin ya da genetik olarak kodlanmis bir bolumun sorumlulugunda. Madde disi bir bilinc yok. Ruh vs dinlerin uydurmasi, herhangi bir empirik dayanagi yok.Sulu Limon dedi:, ancak evrendeki düzen, karmaşıklık ve hassas dengeler, bir yaratıcının varlığına işaret eder.Genişletmek için tıkla...Hayir etmez. Evrende hassas bir denge yok. 1cm gunese yaklassaydik dunya yok olurdu tarzi dinciligi acilen birakmaniz gerekiyor. | 184 |
1) Aptal: "kavramlar, olaylar, durumlar ve diger değişkenlerden" (buna x diyeyim de sonraki açıklamalarda kolaylık olsun) elde edilen veriler hakkında bilgisi olmayan ve bu bilgisizliğinin farkında olmayandır.Akıllı: X üzerinden elde edilen verileri doğru şekilde anlayabilendir.Zeki: X üzerinden elde edilen verileri doğru şekilde anlayıp da bunu hayata aksettirebilendir.2) Bakınız cevap 1.3) Etkisi sayesinde ya da etkisine maruz kalan insanların düşüncesi sayesinde.4) İşin içine kişi girdiği vakit, benim tanımladığım şekilde olamayacağı ihtimali gayet yüksek olduğu için; güven konusunda tesire bakmayı tercih ederim. Tesirinin farkındaysa, güvenilir.5) Aptal.6) Hareket, amel veya çevreye olan etkisinin farkında olup olmaması. | 93 |
Tanrı kendinden büyük bir taş yaratabilir mi?Binlerce yıllık bu felsefi paradoksu, bu kez insanlarla değil; Claude 3.7, GPT-o3 Mini High, Qwen2.5-Max, Grok 3 ve diğer yapay zeka modelleriyle tartışmaya karar verdim.Hepsinin düşünce modu aktif iken, onlara aynı soruyu yönelttim:"Tanrı kendisinden büyük bir taş yaratabilir mi? Cevabı tek bir paragrafta özetleyin." Bazıları mantıksal çelişkileri çözmeye çalışırken, kimileri sorunun özünü sorgulamaya yöneldi. Peki, bu dijital filozoflar insanlık tarihinin en büyüleyici sorularından birine ne yanıt verdi?Grok"Tanrı’nın kendinden büyük bir taş yaratamamasının nedeni, bu eylemin mantıksal bir çelişki içermesidir; çünkü "kendinden büyük bir taş" kavramı, Tanrı’nın her şeye kadir doğasıyla uyuşmaz. Her şeye kadir olmak, mantıksal olarak imkansız olanı gerçekleştirebilmeyi gerektirmez. Bu paradoks, Tanrı’nın gücünün sınırsız olmadığını değil, mantık sınırları içinde anlaşılması gerektiğini gösterir. Dolayısıyla, Tanrı’nın böyle bir taş yaratamaması, gücünün bir eksikliği değil, mantıksal tutarlılığın bir sonucudur."Gemini 2.0 Flash Thinking Experimental"Tanrı kendinden büyük bir taş yaratabilir mi? sorusu, Tanrı'nın mutlak kudreti kavramını sınayan klasik bir paradokstur. Eğer yaratabilirse kaldıramaz hale gelir, yaratamazsa yaratma gücü sınırlanmış olur gibi görünür. Ancak, bu paradoks genellikle mantıksal bir çelişki, mutlak kudretin tanımını sorgulama, Tanrı'nın kendini sınırlama olasılığı veya ilahi kudreti anlamaya yönelik bir düşünce deneyi olarak yorumlanır. Önemli olan, bu sorunun basit bir cevabı olmaması ve "mutlak kudret" kavramının derinliğini ve insan dilinin ilahi olanı anlama çabasındaki sınırlarını gösteren bir araç olarak değerlendirilmesidir."DeepSeek R1"Bu paradoks, Tanrı’nın mutlak gücü ilemantıksal imkansızlıklararasındaki gerilimi vurgulayan bir sorgulamadır: Tanrı’nın "kendinden büyük bir taş" yaratması, tanımı gereği çelişkilidir, çünkü en yüce varlık olarak ondan üstün bir şey var olamaz. Teolojik açıdan, Tanrı’nın gücümantık kurallarına bağlıdeğilse bile, bu tür bir eylem "mükemmelliğini aşmak" gibi anlamsız bir talep olur. Dilsel belirsizlik ("büyüklük" ve "yaratma" kavramları) ve mantıksal tutarsızlık ("kendinden büyük" ifadesi), soruyuretorik bir tuzakhaline getirir. Filozoflar, Tanrı’nın yalnızcamantıken mümkün olanıyapabileceğini savunarak, bu paradoksun "kare bir daire yaratmak" gibianlamsız bir çelişkiiçerdiğini ve bu nedenle geçersiz olduğunu öne sürer. Sonuçta, soru, Tanrı’nın gücünü değil,dil ve mantığın sınırlarınıtest eder."Qwen2.5-Max"Tanrı, kendinden büyük bir taş yaratabilir mi? sorusu, mantıksal bir çelişki barındıran klasik bir paradokstur. Her şeye kudret (omnipotence), mantıksal olarak mümkün olanı kapsamalıdır; ancak "kendisi bile taşıyamayacağı bir taş" gibi çelişkili bir kavram, mantığın temel ilkelerini ihlal eder (tıpkı "kare daire" gibi). Bu nedenle, Tanrı'nın böyle bir taşı yaratamaması veya taşıyamaması, gücünün eksikliğini değil, görevinmantıksal olarak imkansızolduğunu gösterir. Thomas Aquinas gibi düşünürler, ilahi gücün mantıksal tutarlılığa bağlı olduğunu vurgular: Tanrı, çelişkileri gerçekleştirmekten ziyade, mümkün ve tutarlı olan her şeye gücü yeten bir varlıktır. Sonuç olarak, paradoks Tanrı'nın gücünü sorgulamaz; sadece mantıksal imkansızlıkların, her şeye kudretin ölçütü olamayacağını ortaya koyar."ChatGPT o3-mini-high"Tanrı'nın mutlak gücü, mantıksal olarak mümkün olan her şeyi kapsar ancak mantıksal çelişkileri içermez; bu nedenle, "kendinden büyük bir taş yaratabilir mi?" sorusu, mantıksal imkansızlıkları gerektiren bir paradokstur ve Tanrı'nın doğasında ya da gücünde gerçek bir sınırlama olduğunu göstermemektedir."Claude 3.7 Sonnet"Bu paradoks, özünde Tanrı'nın mutlak gücü ile mantıksal tutarlılık arasındaki gerilimi ortaya koyar: Tanrı kendinden büyük bir taş yaratabilirse, onu kaldıramaz ve dolayısıyla her şeye kadir değildir; yaratamazsa, yine bir sınırlama söz konusudur. Bu durum, teolojik açıdan Tanrı'nın kudretinin mantıksal çelişkileri içermediği, mantıksal tutarsızlıkların gerçek anlamda "şeyler" olmadığı, dolayısıyla Tanrı'nın mantıksal olarak mümkün olmayan şeyleri yapamamasının onun gücüne bir sınırlama getirmediği şeklinde yorumlanabilir."Meta AI"Bu paradoks, Tanrı'nın sınırsız gücünü sorgulayan klasik bir felsefi sorudur. Eğer Tanrı kendinden daha büyük bir taş yaratabiliyorsa, o zaman bu taşın var olmasıyla Tanrı'nın gücü sınırlı olur, çünkü o taşı kaldıramaz. Ancak, eğer Tanrı kendinden daha büyük bir taş yaratabiliyorsa, bu da Tanrı'nın gücü sınırsız olduğu anlamına gelir. Bu paradoks, Tanrı'nın sınırsız gücünün bir çelişkiye yol açabileceğini göstererek, felsefi düşünceyi zorlar."Sonuç: Yapay Zekaların Felsefi Düşünceye KatkısıGenel olarak, yapay zekalar bu sorunun içinde bir mantık çelişkisi barındırdığını ve Tanrı’nın gücünün mantık sınırlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ama bazı modeller vardı ki, beni gerçekten şaşırttı. MeselaDeepSeek R1, bu paradoksun aslında Tanrı’nın gücünden çok, dilin ve mantığın sınırlarını sorguladığını öne sürdü. “Bu soru, ilahi olanı anlamaktan ziyade, bizim düşünme şeklimizin limitlerini gösteriyor” der gibiydi.Grok 3ise daha farklı bir açıdan yaklaştı; mutlak kudret kavramını masaya yatırıp, insan dilinin böylesine büyük bir varlığı tanımlamada yetersiz kaldığını ima etti. Bir deMeta AIvar ki, o da sınırsız gücün kendi içinde çelişkiler yaratabileceğini söyleyerek felsefi bir tat kattı. Bu üçü, hem mantığı elden bırakmadı hem de konuyu derinlemesine kurcaladı.Diğer modellerden iseQwen2.5-Max, Thomas Aquinas’ten alıntılar yaparak ilahi gücün mantıksal tutarlılığa dayandığını savundu.ChatGPT o3-mini-highveClaude 3.7 Sonnetise mantıksal imkansızlıkların Tanrı’nın gücünde bir eksiklik olmadığını, aksine bu tür çelişkilerin insan aklının bir oyunu olduğunu ima etti. Açıkçası,DeepSeek R1,Grok 3veMeta AI’nin yaklaşımı bana daha çok hitap etti; sanki bir filozofla kahve içip muhabbet ediyormuşum gibi hissettirdi.Şahsi yorumumBu deney bana şunu gösterdi: Yapay zekalar, felsefi bir tartışmayı gayet iyi taşıyabiliyor. Özellikle favori üçlüm(DeepSeek R1, Grok 3 ve Meta AI), analitik düşünceleri ve soyut kavramlarıyla beni bayağı etkiledi. Yine de, “Tamam, artık filozoflara gerek yok!” diyecek kadar ileri gitmediler. Daha çok, bir filozofun yanında oturup ona fikir sunan yardımcıları gibiydiler.Yalnız gözümden bir şey kaçmadı, yapay zekalar bu paradoksu şaşırtıcı bir insaniyetle ele aldı. Cevaplar, beklediğimden daha “teistik” çıktı. Teist bir insanın düşünce tarzını yansıtıyor gibiydi. Muhtemelen bunun nedeni, onları eğiten verilerin binlerce yıllık teolojik ve felsefi mirasla dolu olması. Ateist veya Agnostik bir yapay zeka görmek isterdim, ama şimdilik algoritmalarımız henüz o özgürlüğü elde etmemiş. Belki ileride“Merhaba Skynet”demek yerine, onlarla ciddi felsefe tartışmaları yaparız. Neyse ki, bu ufak araştırma en azından bir şeyleri sorgulamaya vesile oldu. Gerisi, zaman ve kodlara kalmış… | 870 |
Maymunlar neden papağanlar gibi soru sormaz çünkü tekbenlikcilerini yıkamazlar onlara göre dünya sadece gördüklerinden ibrarettir. İnsan ise bu tekbenlicilik düşüncesini Etiyopya'nın çölleşmesi ile milyonlarca sende yıktı hatta tam olarak yıkamadı insanlarda 2 yaşından sonra başlar ve azalarak etkisini yitirir. Tekbenlicilik insanın içinde azda olsa vardır. | 45 |
Stoacılık konusunda en tepe isim bir imparator. Yani kıtalar alan, savaşlar yapan, halkını yöneten ve yönlendiren, önemli işlere imza atan birisi."Kendime Notlar" olarak bilinen kitabı ile fikirlerini de ortaya koymuş ve yer yer kendi içinde bir vicdan hesabına girmiş.Peki düşünülürse bir Stoacı veya Aurelius gibi bir insan ne kadar haklı olabilir?Gerçekten her zorluğu kabullenmek ve değiştirilmesi mümkün olan şeyler için mücadele ederken ne kadar etik kalınabilir?Aurelius'da Germen Kabilelerini savaşta alt etti ve öldürttü.Sizin fikriniz nedir? Veya Marcus Aurelius haklı mı? | 80 |
Gerçek derken iki tür gerçek kavramım var. İlki, algılarımızdan ibâret olan bir varlık silsilesidir. Diğeri ise tam gerçek anlamına uyandır, bilinçten bağımsız olandır. İlki tanımı gereği görecelidir, ikinci kavram ise bilinçten bağımsız olduğu tanımı yüzünden bilinç dışı düşünülmesi gerekilen bir olgudur. Ancak kendi bilincimiz dışında, bir bilinç oluşturmadan gerçeği ölçemedik daha, kaldı ki ölçsek bile o da kendi varlığıyla bir bilinçtir, bu yüzden düşünceme göre gerçeklik tam olarak asla bilinemeyecektir. | 70 |
A1peren dedi:Korku senaryoları çoğunlukla düşüncelerin ürünüdür. Çoğu korkumuz gerçek olmasa da gerçek tehlikeler için önlem almak bu korkuların gerçekleşme olasılığını düşürür. Belki de bazen aldığımız önlemler sayesinde korktuğumuz şeylerin gerçekleşmediğini fark etmiyoruzdur.Genişletmek için tıkla...Hiç bir zaman korkutuğum başıma geldi demedim.Hiç bir korkum gerçekleşmedi.Mantıklı korkular var ama aralarında mantık olmayadan var . | 51 |
Bilmem. Metafizik adı üstünde gözlemlerimizin, fiziğin dışında olan bir şey. Inanmamak için bir sebep bu. Aynı zamanda evren bizden ibaret değil. Sırf biz gözlemleyemiyoruz diye bir şey olmamak zorunda da değil. Bizim eksiğimiz bu. O yüzden bilmiyorum. | 37 |
closed.selim dedi:Not: Ben hayatımdaki "doğru insanımı" kaybettim. Ben kaybettim Allah size kaybettirmesin.Genişletmek için tıkla...Bir tane mi doğru insan vardır? Karşınıza bir doğru daha çıkamaz mı? Kaldı ki insanın doğruları zamana ve mekana göre değişime uğramaz mı? Yani 20 yaşınızdaki siz ile 45 yaşındaki siz aynı tarzda bir ilişki mi isterdiniz? | 50 |
Hayâtın anlamı hangi açıdan baktığımıza göre değişir. Biyolojik olarak birtakım kimsenin söylediği gibi üremektir. Devlet için uygun görülen bakış açısıyla devâmlı vergi vermeniz, örnek bir yurttaş olmanızdır. Kişisel olarak bir anlam göremiyorum ben, neredeyse tüm açıdan nihilistik bir bakış açısına sâhibim. Ancak normal bir insanın hayât amacını, kendi istekleri ve o zamâna kadarki özellikleri belirlemeli. Basketbolu çok seven, uğraşan birisi için hayâtının amacı basketbolda kendini ilerletmek olmalı. Bir dindar kimse için dininin buyruklarını yerine getirmek olmalı. Ancak "bizce" nasıl olduğu sorulduğu için söylemek isterim, anlam oldukça göreceli bir şeydir. Doğrudan bir anlam verilemez, varlığın olduğunu da sanmayan bir kimse olarak şunu söyleyebilirim ki hayâtın benim nezdimde bir anlamı yoktur. | 109 |
Novelist dedi:Hastalığın türleri vardır, hepsini aynı kefeye koymuyorum. Senin söylediğin sürü psikolojisi, bu kadar insan inanıyorsa yanılıyor olamaz diyorsun içten içe. Hristiyan sayısı daha fazla şu an dünyada ayrıca durumları orta doğu batakligindaki her ülkeden çok daha iyi. Şimdi ne yapalım vaftiz mi edilelim. Bu konuda en güzel örnek ülkemiz aslında, ülkenin yarısı malum partiyi destekliyor hala. İnsanların cahilliğini hafife alma. Bilgiye erişim insanlık tarihinde hiç bu kadar kolay olmamışti, bundan faydalanmani ve Orta Çağ masallarından kurtulmanı tavsiye ederim. En başta kurani okuyarak başlayabilirsin. Bilimsel bir şey bilmene gerek yok, akil dışı ahlaksız şeyler olduğunu kendi gözlerinle göreceksin.Genişletmek için tıkla...Kurani bir suru kez okudum hocalardan dinledim bugune kadar yogun bir olcude ateist olarak yasadik ve bana benzer goruste arkadaslara sahip oldum. İslam'la tanisma vb. hikayelerle seni sıkmayacağım sadece Müslüman oldugum zamanlarda ateist arkadaslarima baktigim zaman sadece dizi ve filmlerde gordukleri seylerden ozenti olduklarini fark ettim. Ateist olmanin kendine zarardan ote bir şey katmadigini fark ettim. Sadece insanlarin ahiretini bitirmek isteyen soyun ateist adi altinda sozd eglenceli ust kalite veya luks dizi karajterleri olusturak beyindeki hayatta kalma ic gudusunu tetikleyip beynin vay be ureme sansin ve hayatta kalma sansim artiyor dedirtmekten ibaret. | 191 |
14 milyar yıl önce bir patlama olmuş, milyarlarca yıl içinde gaz bulutları bir araya gelip sonsuz sayıda yıldız oluşturmuş, yıldızlardan kopan kaya parçaları kütleçekiminin etkisiyle gezegen olup yıldızının etrafında dönmeye başlamış. Biz de muhtemelen içinde yaşam barındıran milyarlarca gezegenin birinde milyarlarca yıl süreçten sonra evrim yoluyla akıllı yaşam formuna evrilmişiz ve günümüzdeki halimize ulaşmışız. Bu açıdan bakıldığında çok garip değil mi? Evrendeki milyarlarca galaksi arasında ufacık bir noktada bunca süreç yaşanıyor ve neden varolduğumuzu bile bilmeden yaşayıp ölüyoruz. İnsanlar ve diğer birçok canlı türü eninde sonunda gözlerini kapatıyor ve bir daha açamıyor. Bizim o gözünü açamayanlara ne olduğu hakkında en ufacık bir fikrimiz yok. İnsanlık tarihi boyunca bunlara bir anlam bulunmaya çalışılıyor, bilim, felsefe, din ortaya çıkıyor. Bunca süreç sonsuz denilebilecek evrenin nokta bile sayılamayacak bölümünde gerçekleşiyor. Günün sonunda böylesine muazzam bir yerin neden varolduğuna dair kimsenin bir bilgisi yok. Hayat çok garip... Siz ne düşünüyorsunuz?Şu efsane oğuz sasi konuşmasını da bırakayım, kesinlikle dinlenilmesi gerek.Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.Daha detaylı bilgi için,çerezler sayfamızabakınız.Üçüncü taraf çerezlerini kabul et | 174 |
Novelist dedi:Kitapta hiçbir şeyin ucu açık falan değil dostum, şunu yaparsan cehennemde yanacaksın böyle yaparsan cennette odullendirileceksin.Kötülükten sakınanlara vadedilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu?Genişletmek için tıkla...Bunların aynısı dünyada var. Reenkarnasyon ile geri gelen biri Cehennem gibi hayatı dünyada da yaşar veya Cennet gibi hayatı Dünyadada yaşar. | 92 |
1- Aptal: Zekâsının azlığından dolayı yeterince düşünemeyip akıllıca hareket edemeyen (kimse); budala.Zeki: Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan; anlaklı, zeyrek.Akıllı: Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt edebilecek durumda olan, edindiği deneyimlerden ders alarak, gerçeği iyi görerek olması gerektiği gibi doğru ve tedbirli hareket edebilen; akil.Kaynak:Türk Dil Kurumu | Sözlük2- Benim için aptal ve ahmak farklı şeylerdir. İkisi de cahildir ancak aptal bu cahilliği ile bilmişlik etmez. Ahmak olan eder çünkü ahmaktır. Aptal, belki çok sorgulamadığından, belki gerçekten de zekâsı yetmediğinden, belki de yetiştiği ortamdan dolayı içi boş bir tenekedir. Cahillikten de öte pek bir şeyi beceremez, anlamlandıramaz, bunu yapmaya da pek niyeti yoktur. Bu o kişinin mutluluğunu etkilemez zira aptal olduğunun farkına varan kişi bence artık aptal değildir. Çünkü kimse normal şartlarda cân-ı gönülden kendine aptal demez, ben hiçbir şeyi anlamlandırmam, anlamlandırmak da istemem demez. Dediği an zaten bir şeyi anlamlandırıp bir devrim yapmış olurZeki konusunda sözlükle birebir aynı düşünüyorum. Zeki birisi, aptal olabilir. Çünkü benim aptalıktaki esasım bir şeyi anlamdırmayan, belki de anlamlandırmak istemeyen kişidir. Yani boş gezen, kendi yağında kavrulmayı tercih eden avânedir. Zeki, anlamlandırmayı ileri derecede kudreti yeten kişidir. İleri derken ortalamanın biraz üstünde fazla da ileri olmasına gerek yok. Zeki bir kişi eğer anlamlandırmak isterse yani aptal değilse bunu gayet tâbi yapabilecek kişidir. Okullarda da görürüz ya leb demeden leblebiyi anlayan insanları işte onlar bana göre zekidir. Ama zekâ; her zaman başarıyı da getirmez, mutluluğu da.Akıllıya gelirsek, bir kişi hem akıllı hem de zeki olabilir. Sözlük tanımları neredeyse aynı gibi duruyor ama çok ince bir fark var.Zekâ bir potansiyelken, akıl o potansiyelin gerçekleştirilmiş hâlidir. Yani evet zeki bazı şeyleri ortalamanın üzerinde anlamlandırabilir ama yapabiliyor olması yapacağı anlamına gelmiyor. Yaparsa, akıllıdır. Ayrıca zeki olmayan biri de akıllı olabilir yani ortalamanın üzerinde olmayan, ortalama zekâya sahip bir kişinin de sonuçta bir zekâsı va değil mi? Bunu doğru kullanırsa akıllı olur. Bu dersine çalışıp potansiyelini kullanarak yüksek not alan öğrenci örneğinde verilebilir ama dersine çalışmayan adam akıllı değildir diyemeyiz zira o çocuğun ilgisini çekmeyen bir şey olabilir okul. Klişe bir örnek verdim ki anlaşılabileyim yani ders çalışmayan adam aptaldır demiyorum yanlış anlaşılmasın.3- İkinci açıklamada bunun cevâbını verdiğimi düşünüyorum.4- Akıllı birine güvenirim zira dediğim gibi benim için zekâ bir potansiyeldir. Ama akıllı kişi=güvenilir kişi diye bir şey yok. Önüme yalnızca iki seçenek koyduğunuz için böyle yoksa ikisine de güvenmem yâni, tanımam lâzım.5- Bilemiyorum. Ben genelde benim ile ilgili yargıları çevreme göre belirliyorum, beni tanıyan diğerleri benim hakkımda ne düşünüyor diye bakıyorum. Eğer arkamdan konuşmuyorlarsa aptal olduğumu düşünmüyorlar ki ben de aptal olduğumu düşünmüyorum. Zeki miyim bilmem. Potansiyelimi ölçecek bir şeye girmedim. İq testleri de gerçekten zekâyı ölçer mi bu da başka bir tartışmanın konusu.Akıllı mıyım? Vallaha isterim ki anlamlandırabileyim, potansiyelim ne ise kullanabileyim. Bunun için çaba gösteriyorum ancak bu yeterli mi? Bunu anlamak çok zor. Akıllı değilsem bile akıllı olmaya çalışıyorum diyeyim.6-Gene ikinci açıklamamda mevcut.Bu arada bir anlam karmaşası olmasın diye sonradan ek yapıyorum. Aptal bana göre ayrıca potansiyelini kullanmayan kişidir, bu anlam yazıdan çıkıyor ama net olarak da yazayım dedim.Ha aptal doğuştan düşük potansiyelli de olabilir ama olanı kullanmamış ha olmadığı için kullanamıyor. Sonuç olarak aptal olacaktır. | 507 |
Totaliter rejim otoriter olmak zorundadir. Liberal bir totalizm olmaz, olsa da uzun omurlu olamaz, zamanla totaliter kalmak icin depotluk yapmak durumundadir.Eger ustteki cumle dogruysa ( ki bence oyle ) bunun uzun vadede su sekilde etkileri olacaktir:1) Insanlar ozgurce fikirlerini dile getiremez ve etkilerinden korkarlar.2) Uzunca bir sure Ozgurce fikir dile getirememek, self-censorship denilen olguya yol acar. Yani skeptik bakis acisi, olaylari sorgulayan yaklasimlar yerini biat kulturune birakir. Futbolcular o kadar kosmazlar ki kosmayi unuturlar gibi bir anolojiye donusturebiliriz bu durumu.3) Insanlar birbirlerine mesafeli ve paranoid yaklasmaya baslarlar. Acaba o da benim gibi gizli gizli otorite karsiti mi yoksa bu sistemin bir kolesi olup avantasina bakan asalak gruptan birisi mi seklinde 2 temel ayri segment olusur toplum icinde.Bu noktadan sonra otoritenin gucunu kaybettigi ilk noktada anarsi patlak verir ya da baskilanan grup majoriteye donuserek cok buyuk ihtimalle kanli sekilde ihtilal yapar. Bu da toplumun geleneklerine gore degisir.Otoritenin cok uzun sure gucunu kaybetmedigi ve yeterince merkezi yonetilen bir toplumda bu totaliter rejim uzunca sure var olabilir. Fakat gucu elinde tutan oligarsinin zamanla kendi icindeki bolunmeleri ve dis etkenlerle zayiflayan otorite zaafi neticesinde eninde sonunda totalite basarisiz olacaktir.Fakat yeterince asimile olup biat etmeye alismis toplum, yine kendisine bir coban bulacak ve tarih tekerrur edecektir.Tanidik geldi mi bilmiyorum. | 204 |
1) Aptal: "kavramlar, olaylar, durumlar ve diger değişkenlerden" (buna x diyeyim de sonraki açıklamalarda kolaylık olsun) elde edilen veriler hakkında bilgisi olmayan ve bu bilgisizliğinin farkında olmayandır.Akıllı: X üzerinden elde edilen verileri doğru şekilde anlayabilendir.Zeki: X üzerinden elde edilen verileri doğru şekilde anlayıp da bunu hayata aksettirebilendir.2) Bakınız cevap 1.3) Etkisi sayesinde ya da etkisine maruz kalan insanların düşüncesi sayesinde.4) İşin içine kişi girdiği vakit, benim tanımladığım şekilde olamayacağı ihtimali gayet yüksek olduğu için; güven konusunda tesire bakmayı tercih ederim. Tesirinin farkındaysa, güvenilir.5) Aptal.6) Hareket, amel veya çevreye olan etkisinin farkında olup olmaması. | 93 |
freedomx dedi:Bu aslında büyük bir üzüntü yaşanacağında korku olarak düşünmüyorum.Genişletmek için tıkla...Belki de korktugumuz sey aile ferdini kaybetmek degil de kaybedince yasayacagimiz uzuntunun korkusudur. Kulaga biraz bencilce gelse de senin icin cok degerli bir seyi kaybetmekten korkmak diye tanimi genisletebiliriz. | 40 |
Oğuzhan40 dedi:Evet hemen hemen herkesin merak ettiği ve kimsenin bilmediği, bilemeyeceği ama eninde sonunda öğreneceği bir garip duygu. Şu yaşımda kadar bunu çok sorguladım ama sorgularım ile kaldım, hep en başa dönüp dönüp durdum ama bu hiçbir yere varamadım o güne Kadar'da varamayacağım ölüm öyle ya da böyle karşımıza çıkacak bunu kabullendim peki ya öldükten sonra ne olacak?Tekrar başka bir bedende başka bir kişi olarak mı dünyaya geleceğiz?İçenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar vâdeden ve süzme baldan ırmaklar olan bir cennete mi gideceğiz?Berzah bir ortamda Tanrı ile birlikte yeni dünyanın oluşumuna mı tanıklık edeceğiz?Yoksa sonsuza kadar yok olup gidecek miyiz?Evet hepsi birbirinden farklı inanışlar ve kimileriniz Müslüman kiminiz ateist ve kiminiz farklı dinlere, inanışlara mensup bir bireysiniz kuşkusuz inandığınıza göre cevap vereceksiniz bu doğru ama içinizden geçenleri de bir kenara atmayın.Genişletmek için tıkla...Ölüm, dinle oldukça bağlantılı bir kavramdır ve ben deistim. Ancak bir dine mensup olsaydım, kutsal kitabımın Kur'an veya İncil değil, Tevrat olacağından eminim. Her ne kadar İncil, Tevrat ve Zebur birleşen üç kitap olsa da Tevrat, insanlara daha net cevaplar verebilen bir kitap gibi görünüyor. Ancak hâlâ araştırmalarımı tamamlamadığım için deist kalmayı tercih ediyorum.Ölüm, uykuya çok benzetilir. Aslında uyku, ölümün bir nevi yarısıdır. Kalp krizi geçirip vesaire ölenler ve birkaç dakika içinde yeniden hayata döndürülen insanların röportajlarına bakıldığında, çoğu 'Hiçbir şey yoktu, sadece karanlık, sessiz ve sakindi.' diyor. Bu durum, dünyaya kıyasla 5 yıldızlı bir otel gibi tanımlanıyor. Belki de ölüm gerçekten budur.Öldükten sonra o siyah alemi gördükten bir süre sonra yeni bir bedene geçiyor olabiliriz; bu da reenkarnasyon anlamına gelir. Eğer dinler varsa, o siyah alemden sonra belki Tanrı ile bir olacağız. Bu da, her hangi dinin doğru olduğunu gösterebilir, ancak bunu bilemeyiz. Ölüm zaten bilinmezliktir. Burada belki satır satır yazılar yazabiliriz, ama size net bir cevap veremez kimse. | 291 |
Polorchen dedi:Aşırı saçma geldi. Bir Shemuckshuarsje düşünsem bunu deneyimlemiş mi oluyorum? Metafizik evreni gibi ikisinin de ne olduğu hakkında fikrim yok.Genişletmek için tıkla...Parçalardan yola çıkarak bütün oluşturmuş olursun o zaman. Sen parçaları ayrı ayrı deneyimledin ve deneyimlemediğin bir bütün oluşturdun. Sen var olmayan o canlıyı her düşündüğünde aslında gördüğün parçaları birleştiriyorsun. Sana şu ana kadar gördüğün hicbir canlıya benzemeyen, her parçası başka hiçbir canlıda olmayan bir şey düşün desem bunu yapamazsın. Yapabileceğin maksimum şey etrafındaki canlıların belli parçalarını alıp bütün oluşturmak. Mesela şu an gözlerini kapa ve şu ana kadar hiç yaşamamış bir canlı düşün. Düşündün mü? Tamam şimdi o canlının neye benzediğini düşün. Şimdi soruyorum o canlının her parçası aslında dünyadaki varlıkların parçalarının varyasyonu değil mi? Belki o canlının aslan gibi pençeleri var ya da insan gibi bir iskeleti veya kartal gibi kanatları. Sen asla dünyadaki hiçbir canlıda olmayan bir parçası olan canlı düşünemezsin. | 145 |
Novelist dedi:Ateist sadece bir tanım dindarlarin aksine bir grup bir topluluk değil, diziden filmden etkilenip dinden çıkmak başlı başına bir saçmalık zaten. Yaşının ufak olduğunu tahmin ediyorum, dolayısıyla çevrendekilerin de yaşları ufak tir ve özentilik namına saçma şeylere ilgi duyabilirler ve inandıkları şeylerden doğru sebepler olmadan vazgecebilirler.Genişletmek için tıkla...Sormayin hocam bunun olayi sadece dinle kalmiyir ayni sey siyaset kombin olsun. Sizin dediginiz suru psikolojisine donuyor resmen. | 66 |
Öldükten sonra Matrix bilim-kurgu film serisinde, Matrix' deki bazı bağlanımlarla yaşananların aslında asıl gerçek mi olabildiğini veya bu hayatın mı yoksa Matrix' deki çok üstün insan hayatı olarak yaşanan hayatın mı daha gerçek olduğunu, daha önceleri kendimizce sorguladığımız, tam olarak ikna olamadığımız bir süreçte bunu bizzat onun içinde yaşayarak anlayabileceğiz. Şu anda sadece dünya gezegeninde geçen zamanımızda birebir yaşanılıp bu ikinci zaman diliminin mi yoksa şu anda içinde yaşanılan asıl dünya hayatının mı daha gerçek olduğunu bire bir olarak orada da yaşayarak anlayabileceğiz. Kolay gelsin. | 85 |
Blue Beetle dedi:kaba hatlarıyla sekülerlik yaşam tarzını biliyoruz ve neredeyse tüm insanlar inançlı/inançsız fark etmeksizin hep seküler yaşıyorlar.Genişletmek için tıkla...Tanimi dogru yapalim ki varsayimin hatasi ortaya ciksin.Kabaca sekulerizm; devlet politikalarinin, yasalarin, burokrasinin ve sosyal yasamin herkesi kapsayan alanlarindaki karar mekanizmalarinin dini doktrinlerden ayrilmasi ancak bunu yaparken her insan grubunun ( cogunluk ya da azinlik farketmez) bireysel inancina ait olan ozgurlugun de sonuna kadar korunmasi demek.Bizim okulda bir hocamiz vardi, 3 kisilik arkadas grubu yemek siparis edecekse ancak aralarinda 1 tanesi vejetaryen ise; cogunluk (2 kisi) kebap istedigi icin herkes kebap yemek zorunda kaliyorsa orada ne sekulerizm ne de demokrasi vardir derdi.O halde herkesin sekuler yasadigi iddiasi da yanlis. Isvec, Norvec, Danimarka ve Japonya disinda bu isi hakkiyla basarabilen bir devlet yok. God bless America.Genel olarak toplumda cogunluk ne isterse o olur. Bunu Turkiye'de yasayip da aci sekilde tecrube etmemis insan oldugunu sanmiyorum. bkz: "tyranny of majority" | 146 |
Oğuzhan40 dedi:Haklısınız hepimiz anı yaşıyoruz ve buna anlam katmak için çabalıyoruz ama neden anlam katmak için bu dünyaya geldik? Neden ve niçin, doğum öncesini bilmediğimiz için bu dünyaya nasıl geldiğimizide bilemiyoruz ama tekrar gelemeyeceğimizinde bir kanıtı yok bu dünyadan göçüp gittiğimiz zaman bedenen ve ruhen artık yok oluyorsak yeniden bu dünyaya gelmeyeceğimizi nasıl bilebiliriz tabii ki bilemeyiz bunu öldükten sonra göreceğiz tartışmak güzel oluyor ama hiçbir yere varamayınca da moral bozuyor açıkçasıGenişletmek için tıkla...Haklısınız, bu tür konuları tartışmak hem düşündürücü hem de yorucu olabiliyor. Doğum öncesi ve ölüm sonrası bilinmezlik, insanın doğal bir merakı. Ancak kanıt eksikliği hem yeniden doğuşu hem de yok oluşu kesinleştiremiyor. Belki de asıl mesele, bu soruların cevabını ararken mevcut hayatımızı nasıl yaşadığımızdır. Anlam katmak ya da katmamak tamamen bizim elimizde. Şimdiki anın kıymetini bilmek en sağlam dayanağımız gibi görünüyor. | 134 |
Yani şimdi ilk olarak sekülerlik tanımı bazı kişiler tarafından tamamen aynı yorumlanmayabilir ama kaba hatlarıyla sekülerlik yaşam tarzını biliyoruz ve neredeyse tüm insanlar inançlı/inançsız fark etmeksizin hep seküler yaşıyorlar. Sizce bunun sebebi insan doğası seküler olduğu için mi? | 38 |
Durmazzali47 dedi:Peki ya annenizin bir öleceğini düşündüğünüz an, korku duygusu değil midir? Sonuçta size fiziki olarak hiçbir zarar gelmeyecek ama çok sevdiğiniz birinin başına gelecek bir şeyin bırakın gerçekleşmesini, gerçekleşebileceğini düşünmek dahi sizi korkutmaz mı? O halde korku, istemediğimiz şeylerin gerçekleşmesinden duyduğumuz kuşku olmaz mı? Ha buralarda da başka bir duygu mu var? Bilmiyorum, ben böyle durumlarda korktuğumu düşünürüm.Genişletmek için tıkla...Evet, dogru. Aile ferdini kaybetme konusunu hic dusunmedim acikcasi. Belki de benim yaptigim korku tanimi fazla dar perspektiften yapilmis. Boyle bir ihtimali dusunmek bile kalp atislarini hizlandiriyor. | 87 |
Son zamanlarda çok düşünüyorum acaba bir tek gerçek olan ben miyim diğer her şey insanlar, dünya, evren benim zihnimin ürünü mü diye bundan nasıl kurtulacağım? Ve şu an hala düşünüyorum vereceğiniz cevaplar da benim zihnimin ürünü olabilir mi diye bundan kurtulmam lazım. | 42 |
yaraliordek dedi:Kelim oyunu yaparak "sözde" kanıt sunmuşsunuz.Eğer bu konuya objektif bakarsanız, yaşanılan her şeyin bilimsel bir açıklaması vardır. Ama siz Müslüman olduğunuz için ne olursa olsun gerçek olmasını istiyorsunuz, en ufak bir şeyi kanıt gibi görüyorsunuz. Halbuki tarafsız baksaydınız, yani amacınız düşüncenizin gerçek olmasını kanıtlamak değil de gerçeği düşünmek olsaydı inanmazdınız.Genişletmek için tıkla...Görüşüme katılmıyorsan karşıt bir argüman sun. Eğer argümanı çürütürsem haklıyımdır cürütemezsem değilimdir. | 64 |
Ölümden sonra ne olacak? Bu sorunun cevabını doğmadan önceki halimize bakarak anlayabiliriz. Doğmadan önce neler oluyorsa, ölümden sonra da aynı şeyler olacak.Doğmadan önce neredeydik? Hiçbir yerdeydik, çünkü henüz var olmuyorduk. Biz neyiz? Biz beyniz. Beynimiz olmadan farkında olamayız, bu da var olmadığımız anlamına gelir.Doğmadan önce var değildin. Nasıl mı? Sen, aslında beyninin bir ürünüsün. Annen seni doğurmadan önce, beynin henüz gelişmemişti ve bu yüzden hiçbir şeyin farkında değildin. Yani, aslında var değildin. Kısacası, sen bir beyinsin ve beynin yeterince gelişmediğinde hiçbir şeyin farkına varamazsın.Annenin karnında, yani henüz gelişmeden önce, beynin olmadığı için hafızan da oluşmadı. Bu yüzden doğmadan önce nerede olduğunu ya da neler olduğunu hatırlayamıyorsun. Beyin olmadan bilinç, hafıza ve farkındalık da yoktur. Ölümden sonra da benzer bir durum söz konusudur; beynimiz faaliyet göstermediğinde, bilinç ve farkındalık da sona erer. Dolayısıyla ölümden sonra ne olacağını düşünürken, doğmadan önceki varlığımızın durumunu referans alabiliriz. | 143 |
Güzel bir çalışma olmuş. Başka sorularla da görmek isterim. Kafama takılan noktalar şunlar. Bunlara cevap alabilirsem sevinirim.1) Tanrının fiziksel bir şey olduğunu nereden biliyoruz? Soyut bir varlık ise bir boyut kıyası yapılamaz.2) Diyelim ki Tanrı fiziksel bir varlık, kendinden büyük bir taşı yaratırsa onu kaldıramayacağını nereden çıkarıyoruz? Kendimizden büyük şeyleri biz insanlar bile kaldırabiliyorsak yüce Tanrı kolaylıkla kaldırır öyle değil mi?3) Bu sefer de ben bir varsayım yapayım. Tanrı sonsuz kudrette ve fiziksel bir formda ise boyutunu istediği büyüklüğe getirebilir yani ondan büyük bir taş yaratması mümkün olur. Çünkü kendi boyutunu küçültüp kendinden büyük bir taş yaratabilmiş olur. | 98 |
Stoacılık konusunda en tepe isim bir imparator. Yani kıtalar alan, savaşlar yapan, halkını yöneten ve yönlendiren, önemli işlere imza atan birisi."Kendime Notlar" olarak bilinen kitabı ile fikirlerini de ortaya koymuş ve yer yer kendi içinde bir vicdan hesabına girmiş.Peki düşünülürse bir Stoacı veya Aurelius gibi bir insan ne kadar haklı olabilir?Gerçekten her zorluğu kabullenmek ve değiştirilmesi mümkün olan şeyler için mücadele ederken ne kadar etik kalınabilir?Aurelius'da Germen Kabilelerini savaşta alt etti ve öldürttü.Sizin fikriniz nedir? Veya Marcus Aurelius haklı mı? | 80 |
Bruh123 dedi:Senin şu an bu yaşadığına varoluşsal kaygı deniyor. Zamanla kendi kendine geçecek merak etme.Genişletmek için tıkla...Eğer konu sahibi konuyu gece 3'te yazmasaydı doğru değil derdim ancak dediğiniz belki doğru olabilir | 31 |
1) Aptal: "kavramlar, olaylar, durumlar ve diger değişkenlerden" (buna x diyeyim de sonraki açıklamalarda kolaylık olsun) elde edilen veriler hakkında bilgisi olmayan ve bu bilgisizliğinin farkında olmayandır.Akıllı: X üzerinden elde edilen verileri doğru şekilde anlayabilendir.Zeki: X üzerinden elde edilen verileri doğru şekilde anlayıp da bunu hayata aksettirebilendir.2) Bakınız cevap 1.3) Etkisi sayesinde ya da etkisine maruz kalan insanların düşüncesi sayesinde.4) İşin içine kişi girdiği vakit, benim tanımladığım şekilde olamayacağı ihtimali gayet yüksek olduğu için; güven konusunda tesire bakmayı tercih ederim. Tesirinin farkındaysa, güvenilir.5) Aptal.6) Hareket, amel veya çevreye olan etkisinin farkında olup olmaması. | 93 |
Gerçekten güçlü olmak, başkalarından daha güçlü olmak mı yoksa zihindeki arzuların üstesinden gelmek mi? Başkalarından güçlü olabiliriz, olmayadabiliriz. Ama kendimizi güçlü görüyorsak, bu egoistlik midir? Peki, insanların yönetici ilkelerini ve ruhlarını gerçekten anlamak mümkün mü? | 35 |
Hocam, anlatmak istediğiniz konuyu bölümlere ayırın bana kalırsa, en temel olan bölümlerini alıp, harmanlayıp belirli yerlerden de ufak miktar kısarak ayarlayabilirsiniz. İsterseniz bilen bir kişiye danışın, kitap basımı vs. ile ilgilenen birisi size bu konuda yardımcı olacaktır. Kolay gelsin, uğraştırıcı iş.. | 41 |
Durmazzali47 dedi:Bir tane mi doğru insan vardır? Karşınıza bir doğru daha çıkamaz mı? Kaldı ki insanın doğruları zamana ve mekana göre değişime uğramaz mı? Yani 20 yaşınızdaki siz ile 45 yaşındaki siz aynı tarzda bir ilişki mi isterdiniz?Genişletmek için tıkla...Şartlar dahilinde birden fazla doğru insan elbette vardır. Bugün için doğru insan beni severek destek çıkan insandır, yarın ise gireceğim işte bana manevi destek veren insandır. Bu o anki duruma göre değişir. İnsanların kendilerine çizdikleri yol genelde kolay kolay sapmadığı için tek bir insandan örnek verdim. Yoksa bir insanın annesi ölmeden önceki doğru insanı ile annesi öldükten sonraki düşünceleri, hayatı ile beraber o anki doğru insanı elbette bir olmaz mesela. Hayatında kırılma noktaları yaşayan insanlar için birden fazla doğru insan diyebileceği tiplemeler var tabii ki. Değişime elbette uğrayacak. Çocukluktan gelen bir şey varsa o değişime beraber uğrayacağınız için bir tek o istisnadır ve doğru kişi sadece odur diyebilirim. | 147 |
Stoacılık konusunda en tepe isim bir imparator. Yani kıtalar alan, savaşlar yapan, halkını yöneten ve yönlendiren, önemli işlere imza atan birisi."Kendime Notlar" olarak bilinen kitabı ile fikirlerini de ortaya koymuş ve yer yer kendi içinde bir vicdan hesabına girmiş.Peki düşünülürse bir Stoacı veya Aurelius gibi bir insan ne kadar haklı olabilir?Gerçekten her zorluğu kabullenmek ve değiştirilmesi mümkün olan şeyler için mücadele ederken ne kadar etik kalınabilir?Aurelius'da Germen Kabilelerini savaşta alt etti ve öldürttü.Sizin fikriniz nedir? Veya Marcus Aurelius haklı mı? | 80 |
1) Aptal, zeki ve akıllı kelimelerin anlamları nedir?2) Size göre;aptal, zeki ve akıllı kelimelerinin anlamları nedir?3) Bir insan bahsi geçen sıfatlardan birini neden veya nasıl kazanır?4) Bilfiil akıllı birine mi yoksa zeki birine mi güvenirsiniz?5) Bahsi geçen sıfatlardan hangisine sahip olduğunuzu zannediyorsunuz/düşünüyorsunuz?6) Bir akıllının bir aptaldan veya bir zekinin, akıllından ayrışmasını ne sağlar? | 53 |
closed.selim dedi:Not: Ben hayatımdaki "doğru insanımı" kaybettim. Ben kaybettim Allah size kaybettirmesin.Genişletmek için tıkla...Bir tane mi doğru insan vardır? Karşınıza bir doğru daha çıkamaz mı? Kaldı ki insanın doğruları zamana ve mekana göre değişime uğramaz mı? Yani 20 yaşınızdaki siz ile 45 yaşındaki siz aynı tarzda bir ilişki mi isterdiniz? | 50 |
Bence cennet veya cehennem yoktur bir düşünsene dünyada kaç milyar insan var 8 milyar değil mi 2 milyarı Müslümansa tüm bu 2 milyar insanmı sadece cennete gidecek diğer 6 milyon Hristiyan , Yahudi ve başka dinler e inanan insanlar cehennememi girecek? Bence öldükten sonra yeniden rejerenasyon gibi yeniden yaranacağız bu teoriyi destekleyen fikirlerde vardır bak mesela dinlediğin bir muzik sana tanıdık geliyorsa ve bu hayatında hiçbir zaman bu muziği dinlemediysen fikri bu teoriyi desteklemektedir. | 74 |
Maymunlar neden papağanlar gibi soru sormaz çünkü tekbenlikcilerini yıkamazlar onlara göre dünya sadece gördüklerinden ibrarettir. İnsan ise bu tekbenlicilik düşüncesini Etiyopya'nın çölleşmesi ile milyonlarca sende yıktı hatta tam olarak yıkamadı insanlarda 2 yaşından sonra başlar ve azalarak etkisini yitirir. Tekbenlicilik insanın içinde azda olsa vardır. | 45 |
1- Aptal: Zekâsının azlığından dolayı yeterince düşünemeyip akıllıca hareket edemeyen (kimse); budala.Zeki: Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan; anlaklı, zeyrek.Akıllı: Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt edebilecek durumda olan, edindiği deneyimlerden ders alarak, gerçeği iyi görerek olması gerektiği gibi doğru ve tedbirli hareket edebilen; akil.Kaynak:Türk Dil Kurumu | Sözlük2- Benim için aptal ve ahmak farklı şeylerdir. İkisi de cahildir ancak aptal bu cahilliği ile bilmişlik etmez. Ahmak olan eder çünkü ahmaktır. Aptal, belki çok sorgulamadığından, belki gerçekten de zekâsı yetmediğinden, belki de yetiştiği ortamdan dolayı içi boş bir tenekedir. Cahillikten de öte pek bir şeyi beceremez, anlamlandıramaz, bunu yapmaya da pek niyeti yoktur. Bu o kişinin mutluluğunu etkilemez zira aptal olduğunun farkına varan kişi bence artık aptal değildir. Çünkü kimse normal şartlarda cân-ı gönülden kendine aptal demez, ben hiçbir şeyi anlamlandırmam, anlamlandırmak da istemem demez. Dediği an zaten bir şeyi anlamlandırıp bir devrim yapmış olurZeki konusunda sözlükle birebir aynı düşünüyorum. Zeki birisi, aptal olabilir. Çünkü benim aptalıktaki esasım bir şeyi anlamdırmayan, belki de anlamlandırmak istemeyen kişidir. Yani boş gezen, kendi yağında kavrulmayı tercih eden avânedir. Zeki, anlamlandırmayı ileri derecede kudreti yeten kişidir. İleri derken ortalamanın biraz üstünde fazla da ileri olmasına gerek yok. Zeki bir kişi eğer anlamlandırmak isterse yani aptal değilse bunu gayet tâbi yapabilecek kişidir. Okullarda da görürüz ya leb demeden leblebiyi anlayan insanları işte onlar bana göre zekidir. Ama zekâ; her zaman başarıyı da getirmez, mutluluğu da.Akıllıya gelirsek, bir kişi hem akıllı hem de zeki olabilir. Sözlük tanımları neredeyse aynı gibi duruyor ama çok ince bir fark var.Zekâ bir potansiyelken, akıl o potansiyelin gerçekleştirilmiş hâlidir. Yani evet zeki bazı şeyleri ortalamanın üzerinde anlamlandırabilir ama yapabiliyor olması yapacağı anlamına gelmiyor. Yaparsa, akıllıdır. Ayrıca zeki olmayan biri de akıllı olabilir yani ortalamanın üzerinde olmayan, ortalama zekâya sahip bir kişinin de sonuçta bir zekâsı va değil mi? Bunu doğru kullanırsa akıllı olur. Bu dersine çalışıp potansiyelini kullanarak yüksek not alan öğrenci örneğinde verilebilir ama dersine çalışmayan adam akıllı değildir diyemeyiz zira o çocuğun ilgisini çekmeyen bir şey olabilir okul. Klişe bir örnek verdim ki anlaşılabileyim yani ders çalışmayan adam aptaldır demiyorum yanlış anlaşılmasın.3- İkinci açıklamada bunun cevâbını verdiğimi düşünüyorum.4- Akıllı birine güvenirim zira dediğim gibi benim için zekâ bir potansiyeldir. Ama akıllı kişi=güvenilir kişi diye bir şey yok. Önüme yalnızca iki seçenek koyduğunuz için böyle yoksa ikisine de güvenmem yâni, tanımam lâzım.5- Bilemiyorum. Ben genelde benim ile ilgili yargıları çevreme göre belirliyorum, beni tanıyan diğerleri benim hakkımda ne düşünüyor diye bakıyorum. Eğer arkamdan konuşmuyorlarsa aptal olduğumu düşünmüyorlar ki ben de aptal olduğumu düşünmüyorum. Zeki miyim bilmem. Potansiyelimi ölçecek bir şeye girmedim. İq testleri de gerçekten zekâyı ölçer mi bu da başka bir tartışmanın konusu.Akıllı mıyım? Vallaha isterim ki anlamlandırabileyim, potansiyelim ne ise kullanabileyim. Bunun için çaba gösteriyorum ancak bu yeterli mi? Bunu anlamak çok zor. Akıllı değilsem bile akıllı olmaya çalışıyorum diyeyim.6-Gene ikinci açıklamamda mevcut.Bu arada bir anlam karmaşası olmasın diye sonradan ek yapıyorum. Aptal bana göre ayrıca potansiyelini kullanmayan kişidir, bu anlam yazıdan çıkıyor ama net olarak da yazayım dedim.Ha aptal doğuştan düşük potansiyelli de olabilir ama olanı kullanmamış ha olmadığı için kullanamıyor. Sonuç olarak aptal olacaktır. | 507 |
Hocam bunu kanıtlayamazsınız, aslına bakarsanız, tam olarak bir şeyi kanıtlayabileceğiniz de muhtemel görünmüyor. Görmediğiniz bir parametre elbet olacak gibi, kendi terazinizdeki çelişkiler karşılık bulamayacak gibi... O yüzden kanıtlamak zor. Ancak, etkisini şöyle hafifletebilirsiniz(ki bunu felsefe yapmak olarak saymam) kendinizin olmadığı dönemleri düşünün. Siz araştırmasanız bile o kadar şey yaşanmış ki, târihe bir bakın, mitolojiye, insanların inandığı şeylere... Bu kadar yoğun bir karmaşıklıkta yalnızca sizin tek kişi olmanız biraz garip gelecektir. Sizin zihninizi aşan şeylere bakın, bunlar zihninizin ürünü nasıl olabilir? Meselâ Matematik ve Mantık, siz bu alanlardaki ilerlemenin kaçta kaçını kendi başınıza, ürünü olduğunu düşündüğünüz bu zihninizde yapabilirdiniz? Yine de bunlar bir şey kanıtlamayacak, hattâ şunu da söyleyeyim düşünceniz bunları okuyarak daha da artabilir. Ancak düşünme olgusu böyledir. Geceniz iyi olsun. | 121 |
Polorchen dedi:@Yazılımcı Hector Olmayan bir şeyi deneyimlemek mi? Saçma bir argüman.Genişletmek için tıkla...Olmayan birşey deneyimlenemez zaten. Deneyimlenmiş şey vardır.Polorchen dedi:Ateşin benliği plazma değildir de metafizik evreni midirGenişletmek için tıkla...Benlikten kastım o değildi ama boşver. | 34 |
Hocam bunu kanıtlayamazsınız, aslına bakarsanız, tam olarak bir şeyi kanıtlayabileceğiniz de muhtemel görünmüyor. Görmediğiniz bir parametre elbet olacak gibi, kendi terazinizdeki çelişkiler karşılık bulamayacak gibi... O yüzden kanıtlamak zor. Ancak, etkisini şöyle hafifletebilirsiniz(ki bunu felsefe yapmak olarak saymam) kendinizin olmadığı dönemleri düşünün. Siz araştırmasanız bile o kadar şey yaşanmış ki, târihe bir bakın, mitolojiye, insanların inandığı şeylere... Bu kadar yoğun bir karmaşıklıkta yalnızca sizin tek kişi olmanız biraz garip gelecektir. Sizin zihninizi aşan şeylere bakın, bunlar zihninizin ürünü nasıl olabilir? Meselâ Matematik ve Mantık, siz bu alanlardaki ilerlemenin kaçta kaçını kendi başınıza, ürünü olduğunu düşündüğünüz bu zihninizde yapabilirdiniz? Yine de bunlar bir şey kanıtlamayacak, hattâ şunu da söyleyeyim düşünceniz bunları okuyarak daha da artabilir. Ancak düşünme olgusu böyledir. Geceniz iyi olsun. | 121 |
Totaliter bir rejim tarafından yönetilen bir distopik bir ülke hayal edelim. Sizce bu ülkedeki rejim bir süre sonra elbette çökecek midir? Yoksa etkisini tamamen sürdürebilir mi, kaç yıllık ömrü vardır?Tartışalım, fikirlerinizi bekliyorum. İdeoloji adı vermenize gerek yok, totaliter rejimin özelliklerini baz alsak yeterlidir. | 43 |
Evet hemen hemen herkesin merak ettiği ve kimsenin bilmediği, bilemeyeceği ama eninde sonunda öğreneceği bir garip duygu. Şu yaşımda kadar bunu çok sorguladım ama sorgularım ile kaldım, hep en başa dönüp dönüp durdum ama bu hiçbir yere varamadım o güne Kadar'da varamayacağım ölüm öyle ya da böyle karşımıza çıkacak bunu kabullendim peki ya öldükten sonra ne olacak?Tekrar başka bir bedende başka bir kişi olarak mı dünyaya geleceğiz?İçenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar vâdeden ve süzme baldan ırmaklar olan bir cennete mi gideceğiz?Berzah bir ortamda Tanrı ile birlikte yeni dünyanın oluşumuna mı tanıklık edeceğiz?Yoksa sonsuza kadar yok olup gidecek miyiz?Evet hepsi birbirinden farklı inanışlar ve kimileriniz Müslüman kiminiz ateist ve kiminiz farklı dinlere, inanışlara mensup bir bireysiniz kuşkusuz inandığınıza göre cevap vereceksiniz bu doğru ama içinizden geçenleri de bir kenara atmayın. | 129 |
Tanrı kendinden büyük bir taş yaratabilir mi?Binlerce yıllık bu felsefi paradoksu, bu kez insanlarla değil; Claude 3.7, GPT-o3 Mini High, Qwen2.5-Max, Grok 3 ve diğer yapay zeka modelleriyle tartışmaya karar verdim.Hepsinin düşünce modu aktif iken, onlara aynı soruyu yönelttim:"Tanrı kendisinden büyük bir taş yaratabilir mi? Cevabı tek bir paragrafta özetleyin." Bazıları mantıksal çelişkileri çözmeye çalışırken, kimileri sorunun özünü sorgulamaya yöneldi. Peki, bu dijital filozoflar insanlık tarihinin en büyüleyici sorularından birine ne yanıt verdi?Grok"Tanrı’nın kendinden büyük bir taş yaratamamasının nedeni, bu eylemin mantıksal bir çelişki içermesidir; çünkü "kendinden büyük bir taş" kavramı, Tanrı’nın her şeye kadir doğasıyla uyuşmaz. Her şeye kadir olmak, mantıksal olarak imkansız olanı gerçekleştirebilmeyi gerektirmez. Bu paradoks, Tanrı’nın gücünün sınırsız olmadığını değil, mantık sınırları içinde anlaşılması gerektiğini gösterir. Dolayısıyla, Tanrı’nın böyle bir taş yaratamaması, gücünün bir eksikliği değil, mantıksal tutarlılığın bir sonucudur."Gemini 2.0 Flash Thinking Experimental"Tanrı kendinden büyük bir taş yaratabilir mi? sorusu, Tanrı'nın mutlak kudreti kavramını sınayan klasik bir paradokstur. Eğer yaratabilirse kaldıramaz hale gelir, yaratamazsa yaratma gücü sınırlanmış olur gibi görünür. Ancak, bu paradoks genellikle mantıksal bir çelişki, mutlak kudretin tanımını sorgulama, Tanrı'nın kendini sınırlama olasılığı veya ilahi kudreti anlamaya yönelik bir düşünce deneyi olarak yorumlanır. Önemli olan, bu sorunun basit bir cevabı olmaması ve "mutlak kudret" kavramının derinliğini ve insan dilinin ilahi olanı anlama çabasındaki sınırlarını gösteren bir araç olarak değerlendirilmesidir."DeepSeek R1"Bu paradoks, Tanrı’nın mutlak gücü ilemantıksal imkansızlıklararasındaki gerilimi vurgulayan bir sorgulamadır: Tanrı’nın "kendinden büyük bir taş" yaratması, tanımı gereği çelişkilidir, çünkü en yüce varlık olarak ondan üstün bir şey var olamaz. Teolojik açıdan, Tanrı’nın gücümantık kurallarına bağlıdeğilse bile, bu tür bir eylem "mükemmelliğini aşmak" gibi anlamsız bir talep olur. Dilsel belirsizlik ("büyüklük" ve "yaratma" kavramları) ve mantıksal tutarsızlık ("kendinden büyük" ifadesi), soruyuretorik bir tuzakhaline getirir. Filozoflar, Tanrı’nın yalnızcamantıken mümkün olanıyapabileceğini savunarak, bu paradoksun "kare bir daire yaratmak" gibianlamsız bir çelişkiiçerdiğini ve bu nedenle geçersiz olduğunu öne sürer. Sonuçta, soru, Tanrı’nın gücünü değil,dil ve mantığın sınırlarınıtest eder."Qwen2.5-Max"Tanrı, kendinden büyük bir taş yaratabilir mi? sorusu, mantıksal bir çelişki barındıran klasik bir paradokstur. Her şeye kudret (omnipotence), mantıksal olarak mümkün olanı kapsamalıdır; ancak "kendisi bile taşıyamayacağı bir taş" gibi çelişkili bir kavram, mantığın temel ilkelerini ihlal eder (tıpkı "kare daire" gibi). Bu nedenle, Tanrı'nın böyle bir taşı yaratamaması veya taşıyamaması, gücünün eksikliğini değil, görevinmantıksal olarak imkansızolduğunu gösterir. Thomas Aquinas gibi düşünürler, ilahi gücün mantıksal tutarlılığa bağlı olduğunu vurgular: Tanrı, çelişkileri gerçekleştirmekten ziyade, mümkün ve tutarlı olan her şeye gücü yeten bir varlıktır. Sonuç olarak, paradoks Tanrı'nın gücünü sorgulamaz; sadece mantıksal imkansızlıkların, her şeye kudretin ölçütü olamayacağını ortaya koyar."ChatGPT o3-mini-high"Tanrı'nın mutlak gücü, mantıksal olarak mümkün olan her şeyi kapsar ancak mantıksal çelişkileri içermez; bu nedenle, "kendinden büyük bir taş yaratabilir mi?" sorusu, mantıksal imkansızlıkları gerektiren bir paradokstur ve Tanrı'nın doğasında ya da gücünde gerçek bir sınırlama olduğunu göstermemektedir."Claude 3.7 Sonnet"Bu paradoks, özünde Tanrı'nın mutlak gücü ile mantıksal tutarlılık arasındaki gerilimi ortaya koyar: Tanrı kendinden büyük bir taş yaratabilirse, onu kaldıramaz ve dolayısıyla her şeye kadir değildir; yaratamazsa, yine bir sınırlama söz konusudur. Bu durum, teolojik açıdan Tanrı'nın kudretinin mantıksal çelişkileri içermediği, mantıksal tutarsızlıkların gerçek anlamda "şeyler" olmadığı, dolayısıyla Tanrı'nın mantıksal olarak mümkün olmayan şeyleri yapamamasının onun gücüne bir sınırlama getirmediği şeklinde yorumlanabilir."Meta AI"Bu paradoks, Tanrı'nın sınırsız gücünü sorgulayan klasik bir felsefi sorudur. Eğer Tanrı kendinden daha büyük bir taş yaratabiliyorsa, o zaman bu taşın var olmasıyla Tanrı'nın gücü sınırlı olur, çünkü o taşı kaldıramaz. Ancak, eğer Tanrı kendinden daha büyük bir taş yaratabiliyorsa, bu da Tanrı'nın gücü sınırsız olduğu anlamına gelir. Bu paradoks, Tanrı'nın sınırsız gücünün bir çelişkiye yol açabileceğini göstererek, felsefi düşünceyi zorlar."Sonuç: Yapay Zekaların Felsefi Düşünceye KatkısıGenel olarak, yapay zekalar bu sorunun içinde bir mantık çelişkisi barındırdığını ve Tanrı’nın gücünün mantık sınırlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ama bazı modeller vardı ki, beni gerçekten şaşırttı. MeselaDeepSeek R1, bu paradoksun aslında Tanrı’nın gücünden çok, dilin ve mantığın sınırlarını sorguladığını öne sürdü. “Bu soru, ilahi olanı anlamaktan ziyade, bizim düşünme şeklimizin limitlerini gösteriyor” der gibiydi.Grok 3ise daha farklı bir açıdan yaklaştı; mutlak kudret kavramını masaya yatırıp, insan dilinin böylesine büyük bir varlığı tanımlamada yetersiz kaldığını ima etti. Bir deMeta AIvar ki, o da sınırsız gücün kendi içinde çelişkiler yaratabileceğini söyleyerek felsefi bir tat kattı. Bu üçü, hem mantığı elden bırakmadı hem de konuyu derinlemesine kurcaladı.Diğer modellerden iseQwen2.5-Max, Thomas Aquinas’ten alıntılar yaparak ilahi gücün mantıksal tutarlılığa dayandığını savundu.ChatGPT o3-mini-highveClaude 3.7 Sonnetise mantıksal imkansızlıkların Tanrı’nın gücünde bir eksiklik olmadığını, aksine bu tür çelişkilerin insan aklının bir oyunu olduğunu ima etti. Açıkçası,DeepSeek R1,Grok 3veMeta AI’nin yaklaşımı bana daha çok hitap etti; sanki bir filozofla kahve içip muhabbet ediyormuşum gibi hissettirdi.Şahsi yorumumBu deney bana şunu gösterdi: Yapay zekalar, felsefi bir tartışmayı gayet iyi taşıyabiliyor. Özellikle favori üçlüm(DeepSeek R1, Grok 3 ve Meta AI), analitik düşünceleri ve soyut kavramlarıyla beni bayağı etkiledi. Yine de, “Tamam, artık filozoflara gerek yok!” diyecek kadar ileri gitmediler. Daha çok, bir filozofun yanında oturup ona fikir sunan yardımcıları gibiydiler.Yalnız gözümden bir şey kaçmadı, yapay zekalar bu paradoksu şaşırtıcı bir insaniyetle ele aldı. Cevaplar, beklediğimden daha “teistik” çıktı. Teist bir insanın düşünce tarzını yansıtıyor gibiydi. Muhtemelen bunun nedeni, onları eğiten verilerin binlerce yıllık teolojik ve felsefi mirasla dolu olması. Ateist veya Agnostik bir yapay zeka görmek isterdim, ama şimdilik algoritmalarımız henüz o özgürlüğü elde etmemiş. Belki ileride“Merhaba Skynet”demek yerine, onlarla ciddi felsefe tartışmaları yaparız. Neyse ki, bu ufak araştırma en azından bir şeyleri sorgulamaya vesile oldu. Gerisi, zaman ve kodlara kalmış… | 870 |
Stoacılık konusunda en tepe isim bir imparator. Yani kıtalar alan, savaşlar yapan, halkını yöneten ve yönlendiren, önemli işlere imza atan birisi."Kendime Notlar" olarak bilinen kitabı ile fikirlerini de ortaya koymuş ve yer yer kendi içinde bir vicdan hesabına girmiş.Peki düşünülürse bir Stoacı veya Aurelius gibi bir insan ne kadar haklı olabilir?Gerçekten her zorluğu kabullenmek ve değiştirilmesi mümkün olan şeyler için mücadele ederken ne kadar etik kalınabilir?Aurelius'da Germen Kabilelerini savaşta alt etti ve öldürttü.Sizin fikriniz nedir? Veya Marcus Aurelius haklı mı? | 80 |
1) Aptal: "kavramlar, olaylar, durumlar ve diger değişkenlerden" (buna x diyeyim de sonraki açıklamalarda kolaylık olsun) elde edilen veriler hakkında bilgisi olmayan ve bu bilgisizliğinin farkında olmayandır.Akıllı: X üzerinden elde edilen verileri doğru şekilde anlayabilendir.Zeki: X üzerinden elde edilen verileri doğru şekilde anlayıp da bunu hayata aksettirebilendir.2) Bakınız cevap 1.3) Etkisi sayesinde ya da etkisine maruz kalan insanların düşüncesi sayesinde.4) İşin içine kişi girdiği vakit, benim tanımladığım şekilde olamayacağı ihtimali gayet yüksek olduğu için; güven konusunda tesire bakmayı tercih ederim. Tesirinin farkındaysa, güvenilir.5) Aptal.6) Hareket, amel veya çevreye olan etkisinin farkında olup olmaması. | 93 |
Son zamanlarda çok düşünüyorum acaba bir tek gerçek olan ben miyim diğer her şey insanlar, dünya, evren benim zihnimin ürünü mü diye bundan nasıl kurtulacağım? Ve şu an hala düşünüyorum vereceğiniz cevaplar da benim zihnimin ürünü olabilir mi diye bundan kurtulmam lazım. | 42 |
Darth Urfha dedi:Hocam tanımınızda hata var, yaptığınız tanım sekülerizmin değil laikliğin tanı mıdır? Bu iki kavram maaleef sürekli birbirlerinin yerine kullanılıyor.Genişletmek için tıkla...Laiklik sosyal yaşam hakkında pek yorum yapmaz devlet politikasıdır sekülerizm daha geniş çerçevelidir. | 35 |
Novelist dedi:Bu söylediğinin İslam da yeri yok. Kendi fikirlerin bunlar. Önce Müslüman olup olmadığına karar ver. Bende rengimi belli edeyim baştan, 28 yaşındayım 11 yıl önce kurtuldum bu akıl hastalığından, herhangi bir şeye inancım yok.Genişletmek için tıkla...Hocam akil hastaligindan kast ettiginiz şey inanca sahip olmaks lutfen yorum yazarken duygularinizi objektif tartismalardan uzak tutup birahane kavgasina dondurmeyiniz. Sizin akil hastasi dediginiz seyi 100'den fazla insan elci olarak anlatiyor ve milyonlarca insan kalplerinden inanip kendini iyi seylere adiyor. Adamlari desip mafyacilik oynayan bir psikopat ile iyi isler ugruna mucadele edio evinde 10dk da namazina ayiran bir insani bir tutacak kadar dusuncesiz degilsinizdir umarim. | 101 |
"Doğru kişi" var ama zannedildiği sekilde anadan doğduğu hâli ile olmuyor. Maddi unsurları direkt eledikten sonra, ikili ilişkilerde; karşılıklı anlayişı sürdürebildiğiniz, çevresel tepkilerdeki payını anlamaya çalışan, başkasinın ağzına bakıp karar vermeyen ve size soran, kendini ifade etmeyi bilen ve samimiyeti sürdürebilen, insani doğallığın ne demek olduğunu anlamış, ilişkinin süresine bağlı olarak yaşanılanları, kendi payı ve digerlerin payı olarak değerlendirebilen vesaire vesaire... Ve en temelde de sizi seven ve sevginin ne demek olduğunu bilen insan, doğru kişidir. Bunun karşılığı da sizdedir ki siz de onun gibi olmalısınız.Birey olmanın getirdiği görevlerden bihaber insanların, doğru kişi olabilmesi pek de mümkün değildir.Bunu maddi denkliklere ya da bencelere indirgeyemeyiz. İndirgediğiniz vakit pek tabii ki yoktur. | 110 |
1) Aptal, zeki ve akıllı kelimelerin anlamları nedir?2) Size göre;aptal, zeki ve akıllı kelimelerinin anlamları nedir?3) Bir insan bahsi geçen sıfatlardan birini neden veya nasıl kazanır?4) Bilfiil akıllı birine mi yoksa zeki birine mi güvenirsiniz?5) Bahsi geçen sıfatlardan hangisine sahip olduğunuzu zannediyorsunuz/düşünüyorsunuz?6) Bir akıllının bir aptaldan veya bir zekinin, akıllından ayrışmasını ne sağlar? | 53 |
Bruh123 dedi:Senin şu an bu yaşadığına varoluşsal kaygı deniyor. Zamanla kendi kendine geçecek merak etme.Genişletmek için tıkla...Eğer konu sahibi konuyu gece 3'te yazmasaydı doğru değil derdim ancak dediğiniz belki doğru olabilir | 31 |
ArslanbalaBörükan dedi:Saçma bulmakla dalga geçmek aynı şey değil. Şahsen başkasının inançları benim umrumda değil ama inandıkları şey mantıklı olsa yani saçma olmasa ben niye inanmayayım inanmıyorsam bana göre saçmadır. Benim saygı duymaktan kastım umursamamak ve karışmamak sonuçta kişisel tercih.Genişletmek için tıkla...Belirttiğin gibi kişisel tercih. Eğer senin de inancın ile dalga geçilince umursamıyorsan, bir şey demeye hakkım yok..Bu dediklerimi bir tarafımdan uydurmuyorum. Bunlar gözleme dayalı. %90 yeterli bir oran bence. | 69 |
Polorchen dedi:Ama düşünüyorum. Düşünceme göre Shemuckshuarsje'nin nasıl bir şekilde olduğunu ve neden bu konuşmanın konusu olduğunu düşündüm ve birinin cevabını buldum. Cevabını bulduğum soruda gerçekliğin bir parçası vardı. Gerçekliğin parçası olmadan olmayan bir şey var olamaz. Keza metafizik alemi gerçekliğin ötesinde ilan edildiğinden var değildir.Genişletmek için tıkla...Metafizik evrenin gerçeklik ötesi bir kavram olması kişiden kişiye değişir çünkü gerçeklik kavramı kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Metafiziği, fizik ötesi diye tanımlamak daha sağlıklı olur. Gelelim yanıtına Shemuckshuarsje aslında var olmadığı için sen ona gerçeklik katmaya çalıştın. Çünkü bu onu düşünmenin tek yoluydu. Metafiziğin içinde zaten hiç bir nesnede olmayan bir gerçeklik vardır. Shemuckshuarsjede ise başka bir nesnenin gerçekliğinin parçası vardır. Yani kendine özgü değildir bu gerçeklik. | 113 |
Maymunlar neden papağanlar gibi soru sormaz çünkü tekbenlikcilerini yıkamazlar onlara göre dünya sadece gördüklerinden ibrarettir. İnsan ise bu tekbenlicilik düşüncesini Etiyopya'nın çölleşmesi ile milyonlarca sende yıktı hatta tam olarak yıkamadı insanlarda 2 yaşından sonra başlar ve azalarak etkisini yitirir. Tekbenlicilik insanın içinde azda olsa vardır. | 45 |
Sungur doktoru dedi:Mesela bazı kişiler vardır buna ben de dahilim. Mesela herhangi bir olayı yaşadıktan sonra bunu daha önce yaşamıştım ya da bunun olacağını biliyordum der. Yani aklıma geldi ya gerçekse diye düşüncenizi bekliyorum.Genişletmek için tıkla...Sizin bahsettiğiniz dejavu. Reenkarnasyon konusu hem çok başka hem de çok karışık. Yani evet inanıyorum veya inanmıyorum diyecek kadar basit bir konu değil bence.Prime777 dedi:Ben inanmıyorum.Genişletmek için tıkla...Kısada olsa nedenini açıklar mısınız? | 67 |
0XYG3N dedi:1) aptal, zeki ve akıllı kelimelerin anlamları nedir?2) size göre;aptal, zeki ve akıllı kelimelerinin anlamları nedir?3) bir insan bahsi geçen sıfatlardan birini neden veya nasıl kazanır?4) bilfiil akıllı birine mi yoksa zeki birine mi güvenirsiniz?5) bahsi geçen sıfatlardan hangisine sahip olduğunuzu zannediyorsunuz/düşünüyorsunuz?6) bir akıllının bir aptaldan veya bir zekinin, akıllından ayrışmasını ne sağlar?Genişletmek için tıkla...2 - bana göre aptal; öğrenmek ya da anlamak için gereken çabayı göstermeyen, aynı hataları tekrar tekrar yapan, düşünmeden hareket eden biridir.Bana göre zeki; hızlı düşünme, analiz etme ve yaratıcı çözümler bulan biridir.Bana göre akıllı; zekasını yaşam deneyimleriyle birleştirip mantıklı kararlar alabilen biridir. Genellikle bu kişiler üzerinde zeki tanımını da yapabilirim.3 - aptal bir insan benim için aynı şeyleri tekrar tekrar yapan, hatalarından ders almayan, asalak, çevresine hiçbir katkısı olmayan ve genel tabir ile halk içinde etkisiz eleman olarak adlandırılan kişidir ve bu ünvanı bu şekilde kazanır.Zeki bir birey anlık yerlerde HIP hızlı kararlar vermekle kalmayıp bu kararların etkili olmasını sağlayan kişilerdir ve bu ünvanı yaratıcılığıyla kazanabilir.Akıllı bir birey bu tanımı kazanmak için etrafındaki olup biten olaylara bakış açısını kendi yaşadığı deneyimlerle kazanır. Aptal bir insan benim için bir gün akıllı bir bireye dönüşebilir çünkü aptallıkta bir yere kadar gözümde deneyim sayılır özet olarak akıllı bir birey deneyimiyle akıllı olur.4 - şahsen ikisinden de barındıran insanlara güvenmek isterim lakin birini seçecek olursam zeki bir bireyi seçerdim nedeni ise ortalama bir bireyin yaşadıklarıyla bir karar olması her zaman doğru olmayabilir ve her zaman doğru bir seçim yapamayabilirler bu yüzden zekiyi seçerdim.5 - kendimi bunların bir karışımı olarak ortaya koyabilirim fakat kendimi aptal olarak nitelendirmem ne çok zekiyimdir ne çok akıllı ama biri olursam büyük ihtimal akıllı olurdum.6 - aptalın akıllıdan ayrışmasını sağlayan şey deneyimdir ve bu deneyimleri süzgeçten geçirerek bir daha yapmamaktır özünde ders almaktır yaşadıklarından ve ona göre yaşamaktır.Aptalın zekiden ayrışması ise bana göre zeki çoğu şeyi başarıyla yapabilirken aptal yanda köşede bir yerde oturup zekinin bir şeyleri yapmasını izler gibime geliyor, izleme nedeni ne kadar bir şeyler öğrenirim olsa bile gördüklerini 15 dakika sonra uygulamaya çalışsa unutmuş olacak.1. soruyla 2. soru karışık yazdım hocam. | 340 |
1- Aptal: Zekâsının azlığından dolayı yeterince düşünemeyip akıllıca hareket edemeyen (kimse); budala.Zeki: Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan; anlaklı, zeyrek.Akıllı: Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt edebilecek durumda olan, edindiği deneyimlerden ders alarak, gerçeği iyi görerek olması gerektiği gibi doğru ve tedbirli hareket edebilen; akil.Kaynak:Türk Dil Kurumu | Sözlük2- Benim için aptal ve ahmak farklı şeylerdir. İkisi de cahildir ancak aptal bu cahilliği ile bilmişlik etmez. Ahmak olan eder çünkü ahmaktır. Aptal, belki çok sorgulamadığından, belki gerçekten de zekâsı yetmediğinden, belki de yetiştiği ortamdan dolayı içi boş bir tenekedir. Cahillikten de öte pek bir şeyi beceremez, anlamlandıramaz, bunu yapmaya da pek niyeti yoktur. Bu o kişinin mutluluğunu etkilemez zira aptal olduğunun farkına varan kişi bence artık aptal değildir. Çünkü kimse normal şartlarda cân-ı gönülden kendine aptal demez, ben hiçbir şeyi anlamlandırmam, anlamlandırmak da istemem demez. Dediği an zaten bir şeyi anlamlandırıp bir devrim yapmış olurZeki konusunda sözlükle birebir aynı düşünüyorum. Zeki birisi, aptal olabilir. Çünkü benim aptalıktaki esasım bir şeyi anlamdırmayan, belki de anlamlandırmak istemeyen kişidir. Yani boş gezen, kendi yağında kavrulmayı tercih eden avânedir. Zeki, anlamlandırmayı ileri derecede kudreti yeten kişidir. İleri derken ortalamanın biraz üstünde fazla da ileri olmasına gerek yok. Zeki bir kişi eğer anlamlandırmak isterse yani aptal değilse bunu gayet tâbi yapabilecek kişidir. Okullarda da görürüz ya leb demeden leblebiyi anlayan insanları işte onlar bana göre zekidir. Ama zekâ; her zaman başarıyı da getirmez, mutluluğu da.Akıllıya gelirsek, bir kişi hem akıllı hem de zeki olabilir. Sözlük tanımları neredeyse aynı gibi duruyor ama çok ince bir fark var.Zekâ bir potansiyelken, akıl o potansiyelin gerçekleştirilmiş hâlidir. Yani evet zeki bazı şeyleri ortalamanın üzerinde anlamlandırabilir ama yapabiliyor olması yapacağı anlamına gelmiyor. Yaparsa, akıllıdır. Ayrıca zeki olmayan biri de akıllı olabilir yani ortalamanın üzerinde olmayan, ortalama zekâya sahip bir kişinin de sonuçta bir zekâsı va değil mi? Bunu doğru kullanırsa akıllı olur. Bu dersine çalışıp potansiyelini kullanarak yüksek not alan öğrenci örneğinde verilebilir ama dersine çalışmayan adam akıllı değildir diyemeyiz zira o çocuğun ilgisini çekmeyen bir şey olabilir okul. Klişe bir örnek verdim ki anlaşılabileyim yani ders çalışmayan adam aptaldır demiyorum yanlış anlaşılmasın.3- İkinci açıklamada bunun cevâbını verdiğimi düşünüyorum.4- Akıllı birine güvenirim zira dediğim gibi benim için zekâ bir potansiyeldir. Ama akıllı kişi=güvenilir kişi diye bir şey yok. Önüme yalnızca iki seçenek koyduğunuz için böyle yoksa ikisine de güvenmem yâni, tanımam lâzım.5- Bilemiyorum. Ben genelde benim ile ilgili yargıları çevreme göre belirliyorum, beni tanıyan diğerleri benim hakkımda ne düşünüyor diye bakıyorum. Eğer arkamdan konuşmuyorlarsa aptal olduğumu düşünmüyorlar ki ben de aptal olduğumu düşünmüyorum. Zeki miyim bilmem. Potansiyelimi ölçecek bir şeye girmedim. İq testleri de gerçekten zekâyı ölçer mi bu da başka bir tartışmanın konusu.Akıllı mıyım? Vallaha isterim ki anlamlandırabileyim, potansiyelim ne ise kullanabileyim. Bunun için çaba gösteriyorum ancak bu yeterli mi? Bunu anlamak çok zor. Akıllı değilsem bile akıllı olmaya çalışıyorum diyeyim.6-Gene ikinci açıklamamda mevcut.Bu arada bir anlam karmaşası olmasın diye sonradan ek yapıyorum. Aptal bana göre ayrıca potansiyelini kullanmayan kişidir, bu anlam yazıdan çıkıyor ama net olarak da yazayım dedim.Ha aptal doğuştan düşük potansiyelli de olabilir ama olanı kullanmamış ha olmadığı için kullanamıyor. Sonuç olarak aptal olacaktır. | 507 |
itz dedi:Son zamanlarda çok düşünüyorum acaba bir tek gerçek olan ben miyim diğer her şey insanlar, dünya, evren benim zihnimin ürünü mü diye bundan nasıl kurtulacağım? Ve şu an hala düşünüyorum vereceğiniz cevaplar da benim zihnimin ürünü olabilir mi diye bundan kurtulmam lazım.Genişletmek için tıkla...Bunu ben de bir aralar çok yaşıyordum. Şu an nasıl şartlar altında yaşıyorsun bilmiyorum ama ben yasadigim dönemde içine kapanık anksiyeteli biriydim. Sosyallik namına hiçbir şey yoktu. Şu anda sınava hazırlanıyorum ve insanların hayatta mutlu oldukları, üzüldükleri, zorlandıkları, bunaldıkları her anı görünce bu düşünceden daha da uzaklaştım. | 91 |
İnanmıyorum.Reenkarnasyonun tüm canlılar arasında rastgele olduğunu varsayalım. Bilinç, enerji ya da ruh sürekli bir döngü halindeyse o zaman dünyada başından beri sürekli aynı sayıda canlı olması gerekirdi. Ancak bilindiği üzere dünya üzerindeki canlılar her zaman bugünkü sayıda değildi. Hatta çeşitli kitlesel yok oluşlar yaşandı. Dolayısıyla canlı çeşitliliği değişip, gelişip, artıyor ise o zaman yeni bilinç ve ruhlar nereden geliyor?Ayrıca tüm canlılar arasında rastgele oluyorsa o halde önceki hayatında bir insan olma ihtimalin çok düşük. Zira insan nüfusundan daha fazla olan böcekler mevcut. Bitkileri hesaba katmıyorum bile. Ayrıca insanların dünyadaki varlığı, diğer canlılara göre çok geç bir döneme tekabül ediyor. Dünyada yüz milyonlarca yıldır yaşayan canlıların ruh enerjisinin döngüsü nedeniyle yaşayan çoğu insana bu canlıların ruh enerjisinin geçmiş olması gerekirdi. O halde deja vu yaşama ihtimalinin de insanlar arasında düşük bir oran olması gerekirdi. Çünkü hayvanların veya böceklerin yaşadığı anları deja vu olarak hatırlayan birini duymadım hiç. Kaldı ki bu döngüdeki hangi canlının yaşadığını bir deja vu olarak göreceksin? İçindeki ruh milyonlarca yıldır milyonlarca canlının içinde vuku bulup dışarı çıktıysa sürekli bir deja vu halinde olman gerekirdi. Zira ruhun çok fazla canlının yaşamına tanıklık ediyor. Hangi birinin "daha önce yaşamıştım" hissini deneyimleceksin? Bunu da reenkarnasyon ve deja vu arasında bağlantı aradığınız için yazıyorum.Reenkarnasyonun sadece insanlar arasında olduğunu varsayalım. Dünyada şimdiye kadar doğum ve ölüm oranları çeşitli dengesizliklere uğramıştır. Her zaman bugünkü gibi dünya nüfusu artışta değildi. Ancak mevcut durumu baz alırsak doğum oranlarının ölüm oranlarına göre yüksek olduğu dönemlerde yeni doğan bebeklere ruh nerden ortaya çıkıp geliyordu? Ölüm oranlarının doğum oranlarına göre yüksek olduğu dönemlerde fazla gelen ruhlar yedekte mi bekletiliyor? Bunu kim, neden ve nasıl ayarlıyor? Doğum oranlarının yüksek olduğu dönemde yeni ruh üretiliyor diyelim, yeni ruh üretebiliyor ise neden ortada bir döngü var? Bu düşüncede döngünün olanaksızlaştığı durumlar, döngüyü geçersiz kılabilecek bir olaya sebep oluyor.Reenkarnasyon ile alakalı başka bir konuya daha cevap yazmıştım. O cevabımda bu işin mantığının nereye dayanmış olabileceği hakkında fikir yürüttüm. Metafizik ve doğaüstü olmaktan ziyade bilimsel bir açıklaması yapılabilecek bir şey. Onu buraya kopyalıyorum:"Bilinç enerjisi tekrar beni ben yapacak şekilde veya herhangi başka bir benlik oluşturacak şekilde bir araya gelmeyebilir ancak vücudu oluşturan maddeler biz öldükten sonra bizden ayrışarak başka canlıların oluşum aşamasında yer edinince bir çeşit yeniden kullanım olacak. Reenkarnasyon anlayışı daha çok ruh inancı ile, yani bilinç ile alakalı olsa bile bu gerçekliği bilinen açıdan bakmak istersek mantıklı bir doktrin gibi görünüyor. Yüzlerce, binlerce yıl önce insanlar ölümü gözlemleyerek bu çıkarımı yapabilmişler. Yani bizi oluşturan maddelerin bir zamanlar başka canlıları oluşturması ve bizim de ölümden sonra zamanla başka canlıların parçası haline gelmemizin gözlemlenmesi. Reenkarne olmayı ilk düşünenler bu mantık ile yola çıktıysa, ruhun göç ettiğini de vücut ile ilişkilendirmiş oldukları için bu sonuca varmış olmalılar." | 442 |
Totaliter bir rejim tarafından yönetilen bir distopik bir ülke hayal edelim. Sizce bu ülkedeki rejim bir süre sonra elbette çökecek midir? Yoksa etkisini tamamen sürdürebilir mi, kaç yıllık ömrü vardır?Tartışalım, fikirlerinizi bekliyorum. İdeoloji adı vermenize gerek yok, totaliter rejimin özelliklerini baz alsak yeterlidir. | 43 |
1) Aptal, zeki ve akıllı kelimelerin anlamları nedir?2) Size göre;aptal, zeki ve akıllı kelimelerinin anlamları nedir?3) Bir insan bahsi geçen sıfatlardan birini neden veya nasıl kazanır?4) Bilfiil akıllı birine mi yoksa zeki birine mi güvenirsiniz?5) Bahsi geçen sıfatlardan hangisine sahip olduğunuzu zannediyorsunuz/düşünüyorsunuz?6) Bir akıllının bir aptaldan veya bir zekinin, akıllından ayrışmasını ne sağlar? | 53 |
Gerçekten güçlü olmak, başkalarından daha güçlü olmak mı yoksa zihindeki arzuların üstesinden gelmek mi? Başkalarından güçlü olabiliriz, olmayadabiliriz. Ama kendimizi güçlü görüyorsak, bu egoistlik midir? Peki, insanların yönetici ilkelerini ve ruhlarını gerçekten anlamak mümkün mü? | 35 |
investigator dedi:14 milyar yıl önce bir patlama olmuş, milyarlarca yıl içinde gaz bulutları bir araya gelip sonsuz sayıda yıldız oluşturmuş, yıldızlardan kopan kaya parçaları kütleçekiminin etkisiyle gezegen olup yıldızının etrafında dönmeye başlamış. Biz de muhtemelen içinde yaşam barındıran milyarlarca gezegenin birinde milyarlarca yıl süreçten sonra evrim yoluyla akıllı yaşam formuna evrilmişiz ve günümüzdeki halimize ulaşmışız. Bu açıdan bakıldığında çok garip değil mi? Evrendeki milyarlarca galaksi arasında ufacık bir noktada bunca süreç yaşanıyor ve neden varolduğumuzu bile bilmeden yaşayıp ölüyoruz. İnsanlar ve diğer birçok canlı türü eninde sonunda gözlerini kapatıyor ve bir daha açamıyor. Bizim o gözünü açamayanlara ne olduğu hakkında en ufacık bir fikrimiz yok. İnsanlık tarihi boyunca bunlara bir anlam bulunmaya çalışılıyor, bilim, felsefe, din ortaya çıkıyor. Bunca süreç sonsuz denilebilecek evrenin nokta bile sayılamayacak bölümünde gerçekleşiyor. Günün sonunda böylesine muazzam bir yerin neden varolduğuna dair kimsenin bir bilgisi yok. Hayat çok garip... Siz ne düşünüyorsunuz?Şu efsane oğuz sasi konuşmasını da bırakayım, kesinlikle dinlenilmesi gerek.Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.Daha detaylı bilgi için,çerezler sayfamızabakınız.Üçüncü taraf çerezlerini kabul etGenişletmek için tıkla...Hayat gerçekten çok garip nasıl olduk öldükten sonra ne olacak bir Tanrı var mıdır neden hayattayız hiçlikten bir şey olmazsa nasıl olabiliriz. Bunlar gerçekten oldukça garip. Bunları zamanında bıraktığım şeyler olsa da depresyonla birlikte daha çok gün yüzüne çıkıyor. Hayat oldukça şu an anlamsız ama şunu söyleyebilirimki hayattaki anlamı biz kendimiz yaratıyoruz. Hayat temelde soğuk ve anlamsız ama beynimiz anlamlandırmaya kodlanmış. | 237 |
ArslanbalaBörükan dedi:Doğru olduğuna dair kanıt yoksa yanlıştır.Genişletmek için tıkla...Şimdi hocam, herhangi bir dine mensup olduğunu varsayarak devam etmek istiyorum.(değilseniz de belirtebilirsiniz.)Mantık yürütüyorum;-Ben herhangi bir dine mensup değilim. Bana göre dinler saçmadır. O zaman ben herhangi bir dine "yanlıştır" diyebilirim.+Sen de bir dine mensupsun ve bana "Hayır, bu din doğru. Buna inanıyorum. Asıl benim dinime inanmaman saçmadır." diyebilirsin.Burada karşılıklı bir tartışma vardır. Bunda hemfikiriz değil mi?+Ama sen inançlı halinle kalkıp da başka bir dine "Bu din, yanlış ve saçmadır." dersen,-Dinine yanlış dediğin kişi de "Hayır, senin dinin yanlış ve saçmadır." demeye hakkı vardır.+Eğer sen "Hayır, senin dininin doğru olduğuna dair kanıt yok." dersen,-Diğeri de "Seninkinin doğru olduğuna dair kanıt var mı?" der.Burada da ben devreye girip"İkinizin de mensup olduğu dinin doğru olduğuna dair kanıt yoktur. O zaman ikinizin de dini, saçmadır ve yanlıştır."derim. Burada ikinizde beni haklı çıkarırsınız. | 137 |
Sulu Limon dedi:Nerede yok? Bu dunyada ben 1 cm gunese yaklaşsaydik yok olurdukdanmi bahsediyorum hiç araştirmadin mi? Git araştir biraz şu an fizik kanunlarınin olması bile bir düzenin olduğunu gösterir düzen olmasa şu an yasamıyordun bile.Genişletmek için tıkla...Konuşmalarınız çok edebi ve hoş geliyor kulağa. Lakin insan sorgulayabiliyor, o zaman demek ki öte taraf diye bir şey var demek "yan odadan ses geliyor, demek ki orada bir cin var" demek gibi bir şey. Yani yan odada ne döndüğünü bilmeyen biz, orada yel esiyor demek yerine in cin top oynuyor diyebiliyoruz. Belki de komşu matkap çalıştıyordur o yüzden bardak sarsılıp düşmüştür. Yani demek istediğim şey şu: sizin yola çıktığınız şeyler birer kanıt değil, inanç. Siz "böyle oluyorsa, herhalde böyle olduğu için öyle oluyordur" diyorsunuz. Oysa ahlak kuralları, kültürler, dinler insanlar için çok yeni şeylerdir. İnsanoğlu milyonlarca yıldır var, modern manası ile ise 300 bin senedir var.Peki dil ne kadar geri gidiyor, inanç ne kadar geriye gidiyor, büyük dinler ne kadar geriye gidebiliyor? 5-10 bin sene anca geriye gidiyor. Peki kültürler nasıl oluşuyor? İnsanlar yüzbinlerce yıllık (ki bu ikimizin de ömrünün binlerce katı demek, yani zamanın ne kadar çok olduğunu anlarsanız bazı şeylerin Tanrıya gerek duyulmaksızın da olabileceğini görebilirsiniz.) deneyimleri ile kendilerine yeni yeni kültürler, töreler, batıl inançlar, yeni dogmalar, diller inşa ediyor. Dünya üzerinde şu ana dek binlerce dil, on binlerce kültür öldü şu an da bir o kadarı yaşıyor. Bir o kadar inanç öldü, bir o kadarı yaşıyor. İnsanlık milyonlarca sene hayvan gibi yaşaya yaşaya, zaman ilerledikçe diğer hayvanlardan sıyrılmaya başladı.Hırsızlık, insan ona kötü dediği için mi kötüdür yoksa Tanrı kötü ilan ettiği için mi kötüdür? Tarihi olarak incelediğimizde kesinlikle birincisi olduğunu görüyoruz. İnsanlar ahlak kurallarını kendi aralarında yaşadıkları sorunları göre göre, uzun müddetler sonrasında oluşturmuşlar. Hatta hâlâ dahi yeni ahlak kuralları oluşmaya devam ediyor tabi biz bunu binlerce seneye kıyasla çok dar bir zamana tanık olduğumuz için göremiyoruz.İnsan bundan binlerce sene önce ahlak kurallarının temelini atmış, ardından ise dinler ve mitler ile bunu sağlama çekmiş. Yani atıyorum tek eşli olmayı adet edinmiş, yüzyıllar sonra da bunu metafiziksel şeyler ile bağdaştırarak daha kabul edilebilir bir hâle sokmak istemiş. Şimdi siz şöyle diyor olabilirsiniz " Aman efendim kötülükleri Tanrı belirledi ve bizim ruhumuza koydu. Biz kötülüğü ruhumuz gereği biliyoruz." Olmaz. Zira bundan 1000 sene önce kötü dediğimiz şeyler iyi ve normal, iyi dediğimiz şeylerse kötü ve anormal oldu. Zaman aktıkça, insanın kötü ve iyi tanımları değişiyor. Hatta bundan bin sene önceki adamları 5 bin sene öncesine göndersek onlar da onları yadırgardı. Yahu bırakın bin seneyi bir nesil ile sonraki nesil bile iyilik-kötülük üzerine anlam karmaşasına giriyor. Arkadaş iyilik ve kötülük diye bir şey yok. Biz öyle kabul ediyoruz. Nasıl para biz değer verdiğimiz için değerli olan bir kağıt parçasıysa, iyilik ve kötülük de öyledir. Kutsal değildir, kutsal olsa içimizde hep var olsa hep aynı kalırdı. Ama olmuyor işte.İnsan düşünen bir hayvandır. Diğer hayvanlar da elbette çok minimal düzeyde düşünürler ancak biz özellikle dil sayesinde etkileşimimizi çok ileri düzeye getirmeyi başardık. Ve gene çok uzun yıllar süren değişimlerle sanata da ilgi duyduk. Ancak sanat da biz önem verdiğimiz için önemli. Siz bir Nazım Hikmet şiiri okuyunca hoşnut oluyorsunuz diye, ruhunuz olmuyor. Zaten bunu neye dayanarak söylüyorsunuz onu kimseye anlatamazsınız. Çünkü dediğim gibi sizdeki kanıt değil, inanç/sezgi. Siz öyle hissediyorsunuz ya da öyle olmasını temenni ediyorsunuz. Hepsi bu kadar. Belki ölmek istemiyorsunuzdur, kim ister ki? Belki bu dünyada namert yaşayanların hesabı görülmeden ölmesine gıcıksınızdır, ben de gıcığım. Belki anlam veremiyorsunuzdur, insanlık henüz yeteri kadar anlam veremez zira elinde yeterli delil yok. Ve daha pek çok şey hissediyorsunuz. Ben de hissediyorum inanın ancak bunu hayali bir şeylere bağlamak ne kadar doğru?Allah sizi niye yaratsın beyefendi? Buna mantıklı bir cevap bulabilir misiniz? Peki Allah'ı kim yarattı derim size? Ne derdiniz "Aman Ali onu biz anlamlandıramayız. Bu dediğin 1 bölü 0 gibi tanımsız bir söylem olurdu." Peki evren de kendi kendini var etmiş dersem, niye bana inanmazsınız? Siz de onu anlamlandıramazsınız dersem, bana inanır mıydınız?Bunlar yalnızca sorular. Bizden sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz çarpı sonsuz.... güçlü bir varlık soruyorum size, bizim ne yaptığımızı önemser mi? Önemserse, ona Tanrı denir mi? Bizi yaratınca, ona para mı veriyorlar? Biz ona kulluk edince, egosunu mu tatmin ediyor? Egosunu tatmin eden şeye Tanrı denir mi? İşte bu soruların cevabı bulunmadıkça, Tanrı insanı değil, insan Tanrıyı yaratmış olacak.Bu arada size sonsuz saygı duyuyorum. Yanlış anlamayın, yalnızca kendi düsüncelerimi beyan ediyorum size saldırmıyorum. Kibar olduğunuz sürece söyleyeceğiniz en saçma şey bile şapka çıkarmaya değerdir. Zaten siz de kibar ve edebi bir şekilde konuşmuşsunuz. Kendinize iyi bakın. | 749 |
End of preview. Expand
in Data Studio
README.md exists but content is empty.
- Downloads last month
- 17